Parkinson hastalığında biliş ve yaşam kalitesi

Nörodejeneratif hastalıkların içerisinde yer alan Parkinson hastalığının yavaş ve ilerleyici olması, tanıda gecikmelerin yaşanmasına sebep olmaktadır.
PH tanısı almış kişilerin yaşamlarına uyum sağlayabilmeleri için motor ve non-motor semptomları bilmek oldukça önemlidir.
Araştırmalarda PH’de görülen depresyonun motor semptomları non-motor semptomlara göre daha çok olumsuz şekilde etkilediği belirtilmektedir. Bununla birlikte Parkinson tanısı almış kişilerin tanı konduktan sonra psikososyal açıdan daha çok strese maruz kaldığı bildirilmektedir.
Literatüre bakıldığında PH’de görülen anksiyete bozukluğu, depresyon kadar detaylı bir şekilde incelenmemiştir. Anksiyetenin depresyondan farkı olarak fenomenin ve ilaçların yan etkisinin neden olduğu düşünülmektedir. PH’de görülen psikotik bozukluklara bakıldığında ise mezolimbik ve mezokortikal dopamin reseptörlerine ve dolaylı olarak dopaminerjik uyaranlarla birlikte gelişebilmektedir.
Şizofreniden farkı ise daha fazla görsel varsanıların görüldüğünden kaynaklanmaktadır. PH’de yaygın görülen non-motor bozukluklardan bir diğeri de uyku bozukluğudur. Hastalığın en sık görülen şikâyet edilen semptomlarından biri olarak da belirtilmektedir.
PH’de görülen hem motor hem de non-motor belirtiler, bireylerin yaşam kalitesini etkilediği bildirilmiştir. Özellikle non-motor semptomların etkisinin hastanın yaşam kalitesi üzerinde daha ciddi etkileri olabileceği söylenmektedir. Hastalık şiddeti, uyku bozuklukları, yorgunluk, motor dalgalanmalar yaşam kalitesi üzerinde oldukça etkili olan semptomlar arasında yer alırken depresyon, anksiyete ve bilişsel bozulma semptomları yaşam kalitesi ile ilişki düzeyi anlamlı olarak yüksek olan semptomlar arasında yer almaktadır.
Tremor, günlük yaşam becerilerinin öncül engelleri arasında öne çıkmaktadır. Ancak depresif duygudurum ve anksiyetenin varlığı da Parkinson tanısı olan bireylerde yaşam kalitesini düşürebilmektedir. Motor ve non-motor semptomların şiddeti, hastalığın progresyonu ile değişim gösterdiği bildirilmektedir. Bu nedenle yaşam kalitesi değerlendirilirken hastalığın farklı evrelerinin de göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Biyopsikososyal perspektif bakımından hem moleküler düzeyde hem de psikiyatrik düzeyde hastalığı anlamaya yönelik değerli veriler sunulmaktadır. Bunlara ek olarak, hastalığın profilini yansıtan spesifik motor ve motor-olmayan semptomların iyi anlaşılması PH’den muzdarip bireylerin yaşam konforunu artırmaya yönelik rehabilitasyon ve müdahale programlarının geliştirilmesinde etkili olacaktır.
Yapılan bu çalışma aracılığıyla edindiğimiz en temel sonuç; PH’nin motor semptomlarının ve komorbid görülebilen bilişsel disfonksiyonların hastaların yaşam kalitesini olumsuz yönde etkilediğidir. Nitekim, bu semptomlar diğer psikiyatrik semptomların görülmesi ile ilişkili olabilmektedir.
Burada dikkat edilmesi gereken husus; yaşam kalitesinde yaşanan bu düşüşlerin psikiyatrik, bilişsel ve motor semptomları olumsuz yönde etkileyebileceğidir.
KAYNAKÇA:
Kalaba Ö, Cansever Güzeloğlu ÖM. (2024). Cognition and quality of life in Parkinson’s disease. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 16(4):604-616. doi:10.18863/pgy.1374234
Bizi takip edin: