Porno Meselesi
Kişisel görüşlerimi paylaşmadan önce bazı bilgiler aktarmak istiyorum.
Bir kere, kabul edelim ki, pornografi en yaygın internet kullanım alanıdır.
2017 yılında PornHub adlı porno sitesine yapılan ziyaret sayısı 28.5 milyardır. Demek ki günde sadece o siteye yapılan giriş sayısı 81 milyondur.
Günde en az 4 milyon video yüklenmektedir.
Araştırmalar kadın-erkek, yaşlı-genç, tüm insanoğlunun %90 dan fazlasının porno izlediğini göstermektedir.
Ünlü 2002 Kinsey enstitüsü araştırmasına göre bu insanlığın %9 u artık bağımlı hale gelmektedir.
Pornografiyi bu denli yaygın kılan, Amerikalıların “triple A” diye tanımladığı üç nokta vardır. Kolay ulaşılıyor olması (accessibility), bedava olması (affordable), eylemin kimse tarafından bilinmiyor olması (anonymous).
Konuyla ilgilenen araştırmacılardan, Hesse ve Floyd temel motivasyonun mastürbasyon olduğunu saptamışlardır. Burada mastürbasyonun gerçek bir ilişkinin yerine geçtiğini savunmaktadırlar.
Buna iki gösterge sunmaktalar. Birincisi; deneklerin neden porno izliyorsunuz? Sorusuna, “kendimi videodaki kişi ile etkileşimde hissediyorum” diyerek cevap vermeleri bir diğer yanıtın “yalnızlığımı gideriyor” şeklinde ortaya çıkmasıdır.
İkinci gösterge ise biyolojiktir. Pornografi ile yapılan mastürbasyon esnasında ve hemen sonrasında oksitosin, dopamin ve progesteron salgısının arttığını, aynı kimyasalların gerçek duygusal ilişkilerin de ana biyolojik elementleri olduğunu belirtmektedirler. Demek insanlık porno yoluyla iki eksikliği çözümlemektedir; yalnızlık ve duygusal eksiklik.
“Kadın-erkek farkı var mıdır?” diye bakıldığında fazla bir fark olmadığı saptanıyor. Erkekler haftada 3 defa porno izlerken kadınlar ayda 2… Buna karşın kadınlar porno ile daha fazla duygusal doyum sağlamakta…
Duygusal eksiklikle porno düşkünlüğü arasındaki ilişkiyi destekleyen bir veri de; gerçek ilişkilerinde yeterli duygulanımı yaşayamayanların daha fazla porno izliyor olması.
Ancak bazen porno yararlı da olabilmektedir. Örneğin; bir nedenle partneri olmayanlar için bir çözüm olmaktadır. Hatta kimi çiftler birlikte porno izlemenin samimiyeti ve yakınlaşmayı artırdığını ileri sürmektedir.
Teşhircilik ve röntgencilik bence yabana atılmayacak iki diğer motivasyondur.
Yine enva-i çeşit fanteziler ete kemiğe bürünebilmektedir. Ama ne ararsanız…
Tüm bunların ötesinde, “Temel dürtülerden olarak geçen cinsellik gerçek midir, değil midir?” tartışması bir şekilde cevabını bulmaktadır.
Seks ve şiddet, iki temel dürtünün harmanlandığı internet video ve oyunları ne büyük reytinge sahip değil mi?
Sonuçta şu riskleri eklemeden edemeyeceğim; porno, kadını salt bir cinsel obje, bir meta haline getirebilmektedir. Yapılan bir araştırma cinsel ilişki sırasında acı çeken kadınların daha ilgi çekici olduğunu ortaya koymakla, porno merakı şiddet eğiliminin de bir göstergesi olmaktadır.
Sonra, eşler birbirlerini videolardaki kahramanlarla kıyaslayarak değersizleştirebilmektedir.
Ve nihayet bağımlılık…
Tüm yönleriyle ele almaya çalıştığım porno meselesine kısa ve ön yargıdan uzak bir bakış olanağı verdiysem kendimi mutlu hissedeceğim.
Sonuç olarak ve salt kişisel görüş babından; gerçek aşkın aslında şah damarımızdan daha yakında olduğuna, onu tende, kalpte ve ruhta yakalayabileceğimize inanıyorum.
En azından gerçek sevdanın hayallerde epey bir eksik kalacağını düşünüyorum…
Bizi takip edin: