Pozitif psikiyatri ve sosyal bağlılık

Pozitif psikiyatri ve sosyal bağlılık

Sosyal olarak bağlı olmak, sağlığın önemli bir olumlu psikososyal belirleyicisidir ancak son zamanlara kadar hak ettiği ilgiyi alamamıştır. Kasım 2023’te Dünya Sağlık Örgütü, yalnızlığı acil bir sağlık tehdidi olarak nitelendirdi ve bununla baş etmeyi küresel bir öncelik haline getirdi.

Doktorlar yeni bir hastayı gördüklerinde ilk sorularını, “Sizi buraya getiren nedir?” şeklinde sorarlar. Ardından, tetikleyici faktörler hakkında sorular gelir- hastalığı veya nüksetmeyi tetikleyen fiziksel, psikolojik veya sosyal olaylar nelerdir? Bunun ardından risk faktörleriyle ilgili sorular gelir: Sigara içer misiniz, alkol kullanır mısınız, uyuşturucu kullanır mısınız? Bu tür bilgileri toplamak ve değerlendirmek, bir teşhis koymak için gerekli adımlardır.

Olumlu soruların daha sık sorulması gerek

Ancak hastaların hayatlarının olumlu yönleri hakkında ne kadar sık soru sorarız? “Hangi güçlü yanlarınız var? Kendinizde neleri seversiniz? Nelerden keyif alırsınız? Sizi mutlu eden şey nedir? Zamanınızı kimlerle geçirmekten hoşlanırsınız? Sizi en iyi arkadaşlarınız yapacak şey nedir? Son beş yıl içinde depresyonunuzun nüksünü engelleyen şey nedir?”

Bu sıkça sorulmayan sorular, hastayı bir bütün olarak anlamak ve hastanın katılmak isteyeceği terapiler geliştirmek açısından önemlidir. Tedaviye uyumu teşvik etmenin en iyi yolu, tedaviyi sadece bozuklukları değil, aynı zamanda güçlü yönleri de dikkate alarak uyarlamaktır.

Pozitif psikiyatri nedir?

Yukarıda sorulan olumlu yöndeki sorular, pozitif psikiyatri olarak adlandırılan, pozitif psikososyal faktörlerin geliştirilmesi yoluyla ruhsal sağlık ve esenliğin incelenmesine odaklanan psikiyatri bilimi ve pratiğidir. Pozitif psikiyatri, ruhsal hastalıklara sahip bireylerde sağlığa biyopsikososyal bir perspektif sunar.

2013’te Amerikan Psikiyatri Birliği (APA) başkanı doktor Dilip V. Jeste pozitif psikiyatri hakkında: “APA başkanı olduğum dönemde benim ana görevim, APA’nın psikiyatrideki en değerli katkılarından biri olan DSM-5’in yayınlanmasını denetlemekti. DSM, nüfusun yaklaşık %20’sinde bulunan zihinsel bozuklukların bir kataloğudur – ancak nüfusun %100’ü bazı olumlu özellikler de dahil olmak üzere ruhsal sağlığa sahiptir. Pozitif psikiyatri, psikiyatrik bir bozukluğa sahip olsun veya olmasın herkesi hedefleyebilen bir ruhsal sağlık yaklaşımıdır.”

Psikosağlığın en önemli unsuru: Sosyal bağlılık

Yaklaşık 25 yıl önce, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Amerika Birleşik Devletleri Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), sağlığın sosyal belirleyicilerini bulmayı hedefledi. Sağlık ve uzun ömür üzerinde büyük etkisi olduğu düşünülen yaygın olarak listelenen sosyal faktörler genellikle olumsuzdur; yoksulluk, sosyal ayrımcılık, işsizlik, gıda güvensizliği, istikrarsız konut ve erken yaşam travması gibi. Ancak bunun yanında pozitif sosyal belirleyiciler de bulunmaktadır ve bunlar arasında en önemlilerinden biri sosyal bağlılıktır.

PLOS Medicine’de 2010 yılında yayımlanan 148 çalışmayı (n=308,849) içeren bir meta-analizde, birçoğu ilaçlar ve sağlık davranışları gibi karıştırıcı faktörleri düzeltmiş olan bireylerin daha güçlü sosyal bağlılığa sahip olmalarının yaşam olasılığını %50 arttırdığı gösterilmiştir. Bu ilişki, sadece karmaşık sosyal bağlılık değerlendirmelerini kullanan çalışmaların dahil edildiği durumlarda daha da güçlenerek, yaşam olasılığının %91 arttığını göstermiştir.

Yalnızlık biyolojik ve genetik temeli

Sosyal bağlantıda meydana gelen kusur veya eksiklik, yalnızlık ve sosyal izolasyonla ilişkilidir. Yalnızlık, istenen ve algılanan sosyal ilişkiler arasındaki dengesizlikten kaynaklanan subjektif sıkıntı olarak tanımlanır. Sosyal izolasyon, bir bireyin sosyal ağının boyutunun sınırlanması ve/veya zayıf kalitede sosyal ilişkilere sahip olması anlamına gelir. Bu iki kavram genellikle, ancak her zaman, birbiriyle ilişkili olabilir.

Örneğin, eşin veya partnerin ölümünden sonra yalnız yaşayan yaşlı bir yetişkin muhtemelen yalnız hissedecektir. Ancak bu kişi, yüksek derecede dini veya ruhsal olabilir ve yalnız olmaktan patolojik olarak rahatsız hissetmeyebilir. Aksine, bir yurtta çok sayıda öğrenciyle yaşayan ve Facebook’ta birçok arkadaşı olan bir üniversite öğrencisi çok yalnız hissedebilir. Yalnızlık sadece bir zihinsel durum değil, aynı zamanda nörobiyolojik temellere dayanan, sınırlı oranda kalıtımsal bir kişilik özelliğidir.

Yalnızlık artıyor mu?

Ayrıca, sosyal bağlılığın zaman içinde geniş bir spektrumda sosyal değişikliklerden kaynaklanan erozyona uğramaya devam etme endişeleri bulunmaktadır. Bu değişiklikler arasında bireyciliğin değer kazanması, tele iletişim yöntemlerindeki değişim, internetin hızlı evrimi ve özellikle (ve paradoksal bir şekilde) sosyal medyanın hızlı büyümesi yer almaktadır. Tartışmalı bir şekilde, Facebook, Twitter (şu anda X olarak etiketlenmiştir) ve Instagram küresel iletişimi katlamış olabilir, ancak en az o kadar tartışmalı bir şekilde, sosyal bağlantıların kalitesini belirgin bir şekilde kötüleştirmiş ve bireysel ile kolektif sıkıntıya katkıda bulunmuş olabilirler.

Sosyal bağlılık üzerine çalışmalar

Son olarak Dr. Jenste sosyal bağlılık ve yalnızlık üzerine çalışmalar yapılması gerektiğini vurguluyor: “Sosyal bağlılık ve yalnızlık konusunda adanmış bir araştırma gündemine ihtiyacımız var. Birkaç yakın tarihli kesitsel ve uzunlamasına çalışma, yalnızlık ile bilgelik arasında güçlü bir ters ilişki olduğunu, özellikle şefkat ve öz şefkat arttıkça yalnızlık hissinin azalma eğilimini göstermiştir. Dahası, bu ters ilişki sadece klinik ve davranışsal değil, aynı zamanda EEG ve bağırsak mikrobiyomunu içeren araştırmalarda yansıdığı gibi biyolojiktir. Bu ters ilişki, şefkat odaklı müdahalelerin daha güçlü sosyal bağlılığa yol açabileceğini düşündürmektedir.

KAYNAKÇA:
– Jeste, D. V. (2024). Special Report: Positive Psychiatry Shines Light on Patients’ Strengths, Wisdom. In Psychiatric News (Vol. 59, Issue 01). American Psychiatric Association Publishing.

    formu doldurun, biz sizi arayalım

    Veri Sorumlusu: Prof. Dr. Kemal Arıkan
    Adres: Halaskargazi Cad. No: 103, Gün Apt, Daire: 4B, 34371 Osmanbey/İstanbul
    E-posta: info@kemalarikan.com

    Paylaşmış olduğunuz kişisel ve özel nitelikli kişisel verileriniz, Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’na (KVKK) uygun olarak ve Tıp mevzuatı kapsamında yerine getirmiş olduğumuz hizmet ve faaliyet amaçlarımız ile bağlantılı, sınırlı ve ölçülü olarak işlenmektedir. Danışanlarımız için hazırlanan Danışan KVKK aydınlatma Metnini ayrıca okuyunuz.

    Kişisel Verilerinizin Toplanması Usulü ve Hukuki Sebebi

    Kişisel verileriniz elektronik ortamda toplanmaktadır. Web sitemizdeki randevu alın kısmında form doldurduğunuzda da burada amaçla bağlantılı veri toplama faaliyeti yapılmış olacaktır.  Web sitemiz ve randevu Formunun bağlı olduğu e-posta yurt içi sunucularda barındırılmaktadır.

    Kişisel verileriniz; web sitesi üzerinden internet erişimleri 5651 sayılı kanun kapsamında log kaydı (ip adresi ve zaman damgası, trafik bilgileri, cihaz bilgisi, hangi sayfada ne kadar süre kaldığı vb.) domain-Server sağlayıcı tarafından tutulabilir. Web sitemizde reklam amaçlı çerezler kullanılmamaktadır. Çerezleri kapatma yöntemi politikada belirtilmektedir. Web sitesi adres, iletişim, hizmet sunulan alanlar hakkında bilgi verilmesi amacı ile uygulamaya konulmuştur.

    Kişisel verilerinizin işlenmesinin hukuki sebepleri;
    – 5651 sayılı Kanun
    – Meşru menfaat

    Kişisel Verilerinizin İşlenmesi Amacı

    Kişisel verileriniz KVKK 4/2 maddesinde belirtilen ilkeler dikkate alınarak, Sağlık ile ilgili mevzuat çerçevesinde öngörülen faaliyet çerçevesinde; sağlanan hizmetlerden yararlanabilmenizi ve hizmetlerimizin tanıtımını temin edebilmek, mevzuatın getirdiği saklama yükümlülüğünün yerine getirilmesi ve diğer yükümlülüklere uymak amaçlarıyla işlenecektir.

    Kişisel verileriniz mevzuatta belirtilen süreler, mevzuatta düzenleme olmaması halinde meşru menfaat uygulamalarına bağlı olarak amaçla orantılı süre boyunca saklandıktan sonra dijital olanlar geri dönüşümsüz olarak silinme yoluyla imha edilmektedir. İlgili kişinin silme talebi halinde, mevzuata aykırı olmamak şartı ile derhal yerine getirilmektedir.

    Kişisel verileri saklanması ve imha politikamızda saklama süreleri detaylı olarak planlanmıştır. 5651 sayılı Kanuna göre trafik kayıtları en az 1 yıl tutulması gerekmektedir. Uygulamamızda 1 yıllık süreye uyulmaktadır.

    Kişisel Verilerinizin Aktarılması

    Kişisel verileriniz prensip olarak yurt dışına aktarılmamaktadır. Ancak web sitemizden sosyal medya hesaplarına (Instagram, Facebook, Twitter, Youtube) yönlendiğinizde web sitemizden ayrılmış ve yurt dışından sunulan bu hesaplara geçiş yapmış olacağınız bilinmelidir.

    Web sitemiz yurtiçinden sunulduğundan bu kapsamda alınan verileriniz yurtdışına aktarılmamaktadır. Aynı şekilde web sitemizde yer alan randevu formunun düştüğü mail adresi yurtiçinden sunulması sebebiyle formda yer alan kişisel verileriniz yurtdışına aktarılmamaktadır.

    Kişisel Verileriniz, yukarıda belirtilen amaçlara, KVKK ve diğer mevzuat hükümlerine uygun olarak, yurtiçinde bulunan Turhost (veri işleyen) sunucularında barındırılmaktadır.

    Kişisel Verisi İşlenen İlgili Kişi Olarak Haklarınız

    KVKK 11. Maddesi ve yürürlükte bulunan diğer mevzuat çerçevesinde;
    Kişisel verilerinizin işlenip işlenmediğini öğrenme,

    • Kişisel verileriniz işlenmişse buna ilişkin bilgi talep etme,
    • Kişisel verilerin işlenme amacını ve bunların amacına uygun kullanılıp kullanılmadığını öğrenme,
    • Yurt içinde veya yurt dışında kişisel verilerinizin aktarıldığı üçüncü kişileri bilme,
    • Kişisel verilerinizin eksik veya yanlış işlenmiş olması halinde bunların düzeltilmesini isteme,
    • KVKK mevzuatında öngörülen şartlar çerçevesinde kişisel verilerinizin silinmesini veya yok edilmesini isteme,
    • Eksik veya yanlış verilerin düzeltilmesi ile kişisel verilerinizin silinmesi veya yok edilmesini talep ettiğinizde, bu durumun kişisel verilerinizin aktarıldığı üçüncü kişilere bildirilmesini isteme,
    • İşlenen verilerin münhasıran otomatik sistemler vasıtasıyla analiz edilmesi suretiyle aleyhinize bir sonucun ortaya çıkmasına itiraz etme,
    • Kişisel verilerin kanuna aykırı olarak işlenmesi sebebiyle zarara uğramanız halinde bu zararın giderilmesini talep etme haklarına sahipsiniz.

    Taleplerinizi Öne Sürerken Uyulması Gereken Usul ve Esaslar

    Kişisel verinin konusu olan siz ilgili kişi olarak yukarıda belirtilen haklarınızı, kullanmayı talep ettiğiniz hakka ilişkin açıklamalarınızı içeren yazılı veya Kişisel Verileri Koruma Kurulu’nun belirlediği diğer yöntemlerle, başvuruda talep ettiğiniz hususun açık ve anlaşılır şekilde

    Yukarda sunulan adrese ıslak imzalı olarak posta yolu ile, elden veya bizde kayıtlı olan e-posta hesabınızdan gönderebilirsiniz.

    Müracaatınıza esas teşkil eden hususların şahsınız ile ilgili olması, müracaatınızda kimlik ve adres bilgilerinizin bulunması gerekecektir. Kimlik doğrulaması bizde bulunan bilginizle sınırlı olarak yapılacaktır. Başkası adına müracaatta bulunacak iseniz; özel yetki içerir vekaletname ile başvurmanız gerekmektedir. Başvuru için özel bir format olmamakla birlikte web sitemizde bulunan başvuru formunu kullanabilirsiniz, talebinizin net bir şekilde yazılması net bir cevap verilmesini sağlayacaktır.

    Bizi takip edin:

    Güncel Yazılar

    Haberler