Acının psikolojisi: Kronik ağrı ve zihinsel sağlık

Kronik ağrı, dünya genelinde milyonlarca insanı etkileyen, uzun süre devam eden ve yaşam kalitesini ciddi şekilde düşüren bir sağlık sorunudur. Ancak, fiziksel acının ötesinde, bu durumun mental sağlığımız üzerindeki etkileri de oldukça çarpıcıdır.
JAMA Network Open’da yayımlanan kapsamlı bir meta-analiz, kronik ağrı ile depresyon ve anksiyete arasındaki güçlü bağı gözler önüne seriyor.
Kronik ağrı ve mental sağlıkla ilgili çarpıcı bulgular
Araştırma, 50 farklı ülkeden 347.468 bireyin verilerini içeren 376 çalışmayı analiz etmiştir. Sonuçlara göre, kronik ağrı yaşayan bireylerin yaklaşık %40’ı klinik düzeyde depresyon ve anksiyete belirtileri göstermektedir. Bu oran, kronik ağrısı olmayan bireylerle karşılaştırıldığında oldukça yüksektir.
Özellikle fibromiyalji gibi belirli kronik ağrı türlerinde depresyon oranı %54, anksiyete oranı ise %55,5 olarak ölçülmüştür. Buna karşın, osteoartrit gibi durumlarda bu oranlar belirgin şekilde daha düşük çıkmıştır (%29 depresyon, %17,5 anksiyete). Çalışma, kronik ağrının türüne göre mental sağlığımız üzerindeki etkilerinin farklılık gösterebileceğini vurgulamaktadır.
Kimler daha fazla risk altında?
Araştırmaya göre, kronik ağrı yaşayan bireylerde depresyon ve anksiyete gelişme riski bazı faktörlere bağlı olarak değişmektedir:
- Cinsiyet: Kadınlar, erkeklere kıyasla daha yüksek depresyon ve anksiyete oranlarına sahip.
- Yaş: Genç bireylerde bu psikolojik rahatsızlıklar daha sık görülüyor.
- Ağrının Süresi: Daha uzun süreli ağrı çeken bireylerde anksiyete oranları daha yüksek.
- Nöral Mekanizmalar: Nosiplastik ağrı (doku hasarı olmaksızın sinir sisteminin ağrıyı algılama şeklindeki değişiklikleri) yaşayan bireylerde depresyon ve anksiyete riski daha fazla.
Neden bu kadar önemli?
Depresyon ve anksiyete, yaşam kalitesini düşürmekle kalmadığı gibi kronik ağrının yönetilmesini de zorlaştırmaktadır. Araştırmacılar, bu iki durum arasındaki ilişkinin doğrusal olmadığını, yani depresyonun ağrıyı artırabileceği gibi, kronik ağrının da depresyonu tetikleyebileceğini belirtmektedir.
Bunun yanı sıra, psikolojik rahatsızlıkları olan kronik ağrı hastalarının birçok ağrı kliniğine kabul edilmediği ya da klinik araştırmalardan dışlandığı belirtilmektedir. Bu durum, hem bilimsel çalışmalarda eksik veriye yol açmaktadır hem de hastaların uygun tedaviye erişimini zorlaştırmaktadır.
Çözüm yolları: Daha kapsamlı bir bakış açısı gerekli
Araştırmacılar, kronik ağrı hastalarının mental sağlığı açısından düzenli olarak taranması gerektiğini vurgulamaktadırlar. Bunun yanı sıra, hem fiziksel hem de psikolojik destek sağlayan çok disiplinli tedavi yaklaşımlarının yaygınlaştırılması gerektiğini belirtmektedirler.
Ayrıca, tele-tıp ve uzaktan psikolojik destek gibi çözümler, bu hastalar için önemli bir çıkış noktası olabilir. Yenilikçi tedavi yöntemlerinin geliştirilmesi ve mental sağlık ile ağrı yönetiminin bütüncül bir şekilde ele alınması, bu hastaların yaşam kalitesini artırabilir.
Kronik ağrı, yalnızca fiziksel bir sorun değildir; zihinsel sağlığı da derinden etkileyen karmaşık bir durumdur. Araştırmalar, depresyon ve anksiyetenin kronik ağrı hastalarında yaygın olduğunu ve bu durumun sağlık sistemlerinde daha fazla dikkate alınması gerektiğini gösteriyor. Bilim insanları, hem fiziksel hem de zihinsel sağlığı hedefleyen tedavi yaklaşımlarının benimsenmesi gerektiğini vurguluyor.
Bu konuda farkındalık yaratmak, sağlık politikalarını geliştirmek ve bireylerin uygun tedaviye erişimini kolaylaştırmak, önümüzdeki yıllarda en önemli adımlardan biri olacaktır.
KAYNAKÇA:
– Aaron RV, Ravyts SG, Carnahan ND, et al. Prevalence of Depression and Anxiety Among Adults With Chronic Pain: A Systematic Review and Meta-Analysis. JAMA Netw Open. 2025;8(3):e250268. DOI: 10.1001/jamanetworkopen.2025.0268
Bizi takip edin: