Hafif bilişsel bozukluğa erken teşhis konulamıyor
Yapılan araştırmalar hafif bilişsel bozukluğu olan kişilere genellikle erken teşhis konulamadığını gösteriyor.
Demansın erken evresi olan hafif bilişsel bozukluğun 65 yaş ve üzerindeki bireylerde yaygın olarak yeterince teşhis edilemediği görülmüştür.
Çalışmanın yazarları konuyla ilgili iki çalışma yürütmüşlerdir. Yapılan ilk çalışmada, 2015’ten 2019’a kadar 65 yaş ve üstü yaklaşık 40 milyon kişinin verilerini, o popülasyondaki hafif bilişsel bozukluğun yaygınlığını tahmin etmek ve bunların ne kadarına teşhis konulduğunu belirlemek için kullanmışlardır.
Bulgular, hafif bilişsel bozukluğu olan vakaların yalnızca %8’ine teşhis konulduğunu gösteriyordu. Bu sonuç, 65 yaş ve üzeri genel nüfusa oranlandığında yaklaşık 7,4 milyon vakanın teşhis edilemediği anlamına gelmektedir. İkinci çalışmada, 226.756 hekimin verilerini analiz edilmiş ve bu popülasyonda bunların %99’undan fazlasının hafif bilişsel bozukluk tanısının eksik olduğu görülmüştür.
Erken teşhis neden önemli?
Hafif bilişsel bozukluk vakalarının yaklaşık yarısında Alzheimer hastalığı erken bir semptom olarak görülmektedir. Bu durum yaklaşık %10 ila %15 civarında bir oranla demansa doğru evrilmektedir. Randevuları hatırlama, doğru kararlar verme ve karmaşık görevleri yerine getirme becerisini kaybetme gibi klinik semptomları içermektedir. Bunun tespit edilememesi, hastaları tedavi olma ve hastalığın ilerlemesini yavaşlatma fırsatını kaybetmektedir. Hafif bilişsel bozukluk, bazen ilaç yan etkileri, tiroit fonksiyon bozukluğu ya da B12 vitamini eksikliği gibi kolayca çözülebilen faktörlerden de kaynaklanabilir. Yüksek tansiyon ve kolesterol gibi kardiyovasküler hastalıklarla aynı risk faktörlerine sahip olduğundan dolayı bu risklerin ilaç tedavisinin yanında diyet ve egzersizle birlikte ilerleme riski azaltılabilir. Ayrıca bu ilaç tedavisinin Alzheimer hastalığının erken evrelerinde, ideal olarak hastada sadece hafif bilişsel bozukluğun olduğu durumlarda kullanılması gerekmektedir. Çünkü ileri evrelerde etkili olduklarına dair henüz herhangi bir kanıt yoktur.
Erken teşhis yapılamamasına dair birçok faktör vardır. Fakat bu bireysel faktörlerin göreceli önemi ya da yüksek eksik tanı oranının nasıl azaltılacağına yönelik net bir ön hazırlık bulunmamaktadır. Semptomlar her ne kadar belirgin olsa da hafiftir. O nedenle semptomların yavaş ilerlemesi, semptomların gözden kaçabileceğini ya da normal yaşlanma olarak yanlış yorumlanabileceğini göstermektedir.
Ayrıca doktorlar, hafıza sorunlarını çoğunlukla normal yaşlanma olarak da değerlendirmektedir ve bu konuda yapılabilecek çok fazla şey olmadığını savunmaktadır. Hafif bilişsel bozulmayı patolojik gerilemeden ayırt etmeye yönelik nöropsikolojik testler mevcut olsa da doktorla geçirilen muayenenin sınırlı süresi, tam olarak klinik tespitini zorlaştırmaktadır. Bu durumda yeni bir takip randevusu gerekecektir.
Hastalığın takibi neden yapılmalı?
İnsanların, özellikle 60 yaş ve üstündeki bireylerin, ailelerinin ve arkadaşlarının bilişsel gerileme konusunda dikkatli olmaları, doktor randevuları sırasında konuyu gündeme getirmeleri ve resmi bir değerlendirme konusunda net bir kararda olmaları gerekmektedir.
Tıpkı doktorların hastalara açıklanamayan kilo kaybı hakkında soru sorması ve bu endişelerini ciddiye alması gibi, hastanın bilişsel durumunu araştıran soruların bir norm haline getirilmesi de erken tedavi için önemli olabilir.
KAYNAKÇA:
– Mattke, S. & Liu, Ying (02.04.2024) New studies suggest millions with mild cognitive impairment go undiagnosed, often until it’s too late. PsyPost.
Bizi takip edin: