Obsesif kompülsif bozuklukta çocukluk çağı travması ve beyindeki izleri

Obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), zihne zorla giren takıntılı düşünceler ve bu düşünceleri bastırmak için yapılan tekrarlayıcı davranışlarla karakterize edilen bir hastalık. Fakat asıl soru şu: Bu döngüyü başlatan şey ne?
Yeni bir araştırma, bu sorunun cevabını çocuklukta yaşanan travmalarda ve stresin beyinde yarattığı biyolojik izlerde arıyor. Yeni yayımlanan çalışmada, travmatik yaşantılarla başlayan bir stres zincirinin nasıl bir enflamasyon (iltihabi tepki) sürecini tetiklediği ve bu sürecin beynin “trafik merkezi” olarak tanımlayabileceğimiz talamusun işlevsel bağlantılarını nasıl değiştirdiği ortaya kondu.
Travma – Stres – Enflamasyon – OKB
Araştırmacılar, 50 OKB hastası ve 55 sağlıklı birey üzerinde yaptıkları değerlendirmelerde, OKB grubunun çocukluk travması, algılanan stres düzeyleri ve enflamatuar biyobelirteç seviyelerinde anlamlı bir artış gösterdiğini belirledi. Travma, yalnızca psikolojik bir yara bırakmakla kalmıyor; vücutta bağışıklık sistemini uzun vadeli uyararak kronik inflamasyonu tetikliyor.
Bu iltihabi tepki sonucunda özellikle IL-1β gibi sitokinlerin arttığı ve bu artışın beynin belirli bölgeleri arasındaki iletişimi bozduğu gösterildi. Spesifik olarak, talamusun dorsolateral prefrontal korteks (dlPFC) ve paryetal lob gibi alanlarla olan bağlantısında azalma gözlendi.
Beyindeki kopukluk: Talamus ve prefrontal korteks
Talamus, dış dünyadan gelen bilgilerin kortekse iletiminden sorumlu bir yapı. OKB’de, bu ağda aşırı bir duyarlılık söz konusu olabilir. Araştırma, talamus ile dlPFC arasındaki bağlantının zayıflamasının, OKB semptomlarının şiddetiyle doğrudan ilişkili olduğunu gösterdi.
Bu, bireyin takıntılı düşünceler karşısında kendi iç denetim mekanizmasını etkinleştirememesine ve bu düşünceleri bastırmak için zorlayıcı davranışlara yönelmesine neden olabilir. Aynı zamanda çocukluk travmasıyla ilgili özellikle duygusal ihmal ve fiziksel ihmal boyutlarının da bu bağlantı kopukluğuyla ilişkili olması, gelişimsel dönemdeki stresin beyin devrelerini nasıl kalıcı olarak etkilediğini göstermekte.
Neden önemli?
Bu çalışma, OKB’yi yalnızca psikolojik değil, aynı zamanda nöroimmünolojik bir bozukluk olarak ele almanın önemini ortaya koyuyor. Tedavi planları, yalnızca semptomları bastırmakla kalmamalı, aynı zamanda bu biyolojik zeminleri hedef almalı. Belki de gelecekte, antienflamatuar ajanlar veya mikrobiyota temelli yaklaşımlar, OKB tedavisinde yeni bir dönemin kapılarını aralayabilir.
KAYNAKÇA:
– Shao, C., Zhao, X., Chen, G., Wu, Y., Zhang, X., Sun, Y., … & Liu, N. (2025). The effects of childhood trauma and adult stress on obsessive-compulsive symptoms the role of inflammationand thalamic functional connectivity. Journal of Psychiatric Research.
Bizi takip edin: