Depresyon tedavisinde idame TMS protokolleri

Depresyon, çağımızın en ciddi psikiyatrik sorunlarından biri olarak milyonlarca insanın yaşamını etkilemektedir.
Tekrarlayıcı doğası nedeniyle depresyon yalnızca bir dönemlik bir rahatsızlık olarak değil, kişinin yaşamının farklı dönemlerinde yeniden ortaya çıkabilen/tekrarlayabilen kronik bir durum olarak değerlendirilmektedir.
Nitekim depresyonu bir kez geçiren bireylerin çoğunda hastalık tekrar ediyor; atak sayısının artması ile birlikte bu olasılık daha da yükselmektedir. Bu durum hem depresyon ile mücadele eden kişilerde hem de toplumsal ölçekte büyük bir yük oluşturmaktadır.
Antidepresan ilaçlar ve psikoterapi, depresyon tedavisinin temel taşları olmayı sürdürüyor. Ancak bu yöntemlerin tek başına yeterli olmadığı, birçok hastanın bu tedavilere yanıt vermediği veya tedaviye uyum sağlayamadığı bilinmektedir. Tam da bu noktada Transkraniyal Manyetik Uyarım (TMS), beyin devrelerini doğrudan hedef alarak işlevsel değişiklikler sağlayan alternatif bir yöntem olarak öne çıkmaktadır. İlaçlara dirençli depresyon vakalarında umut verici sonuçlar sunan TMS, invaziv olmayan yapısı ve düşük yan etki profili sayesinde günden güne daha fazla tercih ediliyor.
TMS’in sağladığı olumlu etkiler azalmaması ve tedavi hastaların yeniden nüks riskiyle karşılaşması için idame TMS protokolleri de tedavinin faydalarının korunması adına önem taşımaktradır. Amaç, akut tedaviyle elde edilen nörolojik ve klinik iyileşmeyi uzun vadeye taşımak, depresyonun geri dönmesini önlemektir.
İdame seansı ne demek?
İdame TMS’in etkinliğine dair bulgular dikkat çekicidir. Yapılan bilimsel çalışmalarda elde edilen bulgular, idame TMS uygulanan hastalarda nüks oranının %40 civarında kaldığını, bu desteği almayanlarda ise %80’i geçtiğini ortaya koymaktadır. Bu durum, depresyonla mücadelede TMS’den elde edilen faydanın korunabilmesi adına idame TMS uygulamalarının ne kadar kritik bir araç olabileceğini göstermektedir.
Ayrıca bu yöntemin bir diğer önemli avantajı ise tedaviye uyumu artırmasıdır. Antidepresan ilaçlarda sık karşılaşılan yan etkiler ve düzenli kullanım zorlukları, hastaların tedaviyi yarıda bırakmasına neden olabilmektedir. Oysa TMS, sağlık profesyonelleri gözetiminde belirli aralıklarla uygulandığı için hem doz hem de süre kontrolü sağlanabilmektedir. Bu durum, tedavinin sürdürülebilirliğini artırarak nüks riskini azaltmaktadır. TMS’in bu yönü, psikiyatri alanında adeta “depo etkili bir tedavi” gibi düşünülebilir: Düzenli aralıklarla yapılan seanslar, hastalığın yeniden alevlenmesini engelleyebilmektedir.
Kişiselleştirilmiş tedavilere yeni bir adım
Gelecek açısından bakıldığında, idame TMS’in kişiselleştirilmiş tıp anlayışının bir parçası haline gelmesi beklenmektedir. Her hastanın beyin biyolojisi farklı olduğu için, standart tek tip protokoller yerine bireysel nörobiyolojik verilere dayalı programların geliştirilmesi tedavinin etkinliğini artırabilir. Böylece depresyon tedavisinde yalnızca akut dönemlerde değil, uzun vadede de kalıcı çözümler üretmek mümkün hale gelebilir.
Özetle, idame TMS protokolleri depresyonla mücadelede umut verici bir yol sunmaktadır. Her ne kadar tüm ayrıntıları netleşmemiş olsa da, mevcut bulgular bu yöntemin hastalığın tekrarlayan doğasına karşı güçlü bir koruma sağlayabileceğini göstermketedir. İlaçların sınırlarını aşan, tedaviye uyumu artıran ve nüks riskini azaltan idame TMS seansları, görünen o ki yakın gelecekte depresyon tedavisinin vazgeçilmez bir parçası olacaktır.
KAYNAKÇA:
– d’Andrea, G.; Mancusi, G.; Santovito, M.C.; Marrangone, C.; Martino, F.; Santorelli, M.; Miuli, A.; Di Carlo, F.; Signorelli, M.S.; Clerici, M.; et al. Investigating the Role of Maintenance TMS Protocols for Major Depression: Systematic Review and Future Perspectives for Personalized Interventions. J. Pers. Med. 2023, 13, 697. DOI: 10.3390/jpm13040697
Bizi takip edin: