Depresyonu işlevsel bir sinyal olarak çerçevelemenin psikolojik faydaları
Genel olarak depresyona, genetik, biyolojik ya da kimyasal dengesizlikler ile ilişkili bir hastalık olarak bakılmaktadır.
Depresyona bu açıdan bakılması, kendini suçlayıcılığı azaltırken, damgalanmanın artmasına ve iyileşmeye dair umudunun azalmasına sebep olmaktadır. Araştırmacılar, depresyona yeni bir bakış açısı önermişlerdir. Önerilen bakış açısı evrimsel psikiyatriden yararlanmakta ve korku veya üzüntü gibi depresyonun da bireye uyum sağlayıcı bir işlev olduğunu belirtmişlerdir.
Araştırmacılar, depresyonu bir hastalık ya da işlevsel bir sinyal olarak çerçevelemenin etkisini değerlendirmek üzere önceden kayıtlı, randomize kontrollü, çevrimiçi bir çalışma yürütmüşlerdir. Katılımcılar rastgele iki durumdan birine atandılar:
İlk koşulda depresyon, biyopsikososyal risk faktörü olarak gösterilmiş ve davranışsal, çevresel veya biyolojik risk faktörlerine odaklanan kanser ya da diyabete benzeyen bir hastalık olarak tanıtılmıştır.
İkinci durum olan işlevsel sinyal durumunda katılımcılara depresyonun uyum sağlayıcı bir işlev olarak görülebileceği ve yaşamın belirli alanlarına da daha fazla dikkat edilmesi gerektiğine işaret ettiği belirtilmiştir.
Kendini damgalama daha az
Kısaca, katılımcılara farklı bakış açıları içeren tasarlanmış bir dizi video sunulmuştur. Nitekim videolar, her iki koşulda da katılımcıların depresyonları sebebiyle yaptıkları kişisel hatalarından uzaklaştırmak için tasarlanan mesajlar içermekteydi.
Sinyal durumundaki katılımcılar, biyopsikososyal risk grubundakilere göre kendilerini daha az damgaladıklarını (“Başkalarıyla etkileşimde bulunmaktan kaçınıyorum. Çünkü akıl hastalığı olan bir kişiyim”) ve depresyonla ilgili daha uyumlu inançları olduğunu (“Depresyon yaşamak yeni içgörülere yol açabilir”) belirtmişlerdir. Bu bulguda, depresyonu bir hastalıktan çok işlevsel bir sinyal olarak görmenin, zihinsel sağlık sorunlarıyla da ilişkili olan bazı olumsuz öz algıların hafifletilmesine yardımcı olabileceği görülmektedir.
Çalışmanın yazarlarından Schroder sonuçlarla ilgili şunları söyledi: “Depresyon hakkında iki açıklama birbirine çok yakın olsa da sinyal çerçevesinin damgalama açısından daha faydalı olduğu görülmektedir. Bu durum depresyonun bir işlevi olarak konuşmanın faydalı olabileceğini öne sürmektedir.”
Kendini damgalama olmasa da tedavi arayışı sürüyor
Ayrıca çalışma, sinyal durumunun “denge etkinliği” olarak adlandırdığı bir kavram ile nitelendirmişlerdir. Bu kavram ile kişinin kendi iradesine ve depresyonun üstesinden gelme yeteneğine olan inancın bulgularda görülen artışla bir ilişkisinin olduğu görülmektedir. Şaşırtıcıdır ki bu artış, katılımcıların depresyonlarına ilişkin kişisel sorumluluk duygularını değiştirmemesine rağmen gözlemlenmiştir.
Bazı insanlar için depresyonun bir ‘amacı’ olduğunu düşünmenin (bu, vücudunuzun size hayatınızda daha fazla dikkat etmeniz gereken bir şeyi söyleme şeklidir), damgalanma ve iyileşme umudu açısından önemli faydaları olduğunu göstermektedir. Fakat bu araştırmada tedavi yöntemlerini araştırma tutumları açısından iki durum arasında herhangi anlamlı bir fark görülememiştir.
Bu sonuç, işlevsel sinyal çerçevesinin depresyonun şekillendirilebilirliği ve damgalanmayı ve inançları olumlu yönde etkileyebilmesine karşın mutlaka tedavi yöntemi arama konusunda büyük bir eğilim gösterildiği anlamına gelmektedir.
Araştırmacılar ilginçtir ki, sinyal çerçevelemenin etkilerinde cinsiyet farklılıklarını da ortaya koymuşlardır. Çerçelemenin olumlu etkileri kadın katılımcılar arasında belirgin bir şekilde ayrışmaktaydı.
Sınırlılıklar
Bu çalışma depresyonu nasıl anlamlandırdığımızı ve ona nasıl yaklaştığımız konusunda nasıl yollar izlendiğini göstermektedir.
Depresyonu bir işlev bozukluğu olarak görmek yerine bir sinyal olarak görmek, yaşamın zorluklarına odaklanan tedavi yaklaşımlarına yön verebilir. Fakat çalışmanın daha önce tedavi görmemiş kişilere yönelik gerçekleştirilmesi, hâlihazırda tedavi görenlere yönelik genellenebilirliği sınırlamaktadır. Bununla birlikte gözlemlenen etkiler anlık görüldüğü için uzun vadeli etkisi henüz bilinmemektedir.
Depresyon hakkında düşünme ve konuşma açısından ‘hangi mesajın hangi kişi için en iyi sonucu verebileceğinin’ araştırılmasının önemi vurgulanmaktadır. Bazı kişiler sinyal çerçevelemenin depresyonu olanlar üzerinde çalışmayı motive edici bulmaktadır. Diğer bir görüş ise yapılan diğer açıklamaları daha yararlı bulmaktadır.
KAYNAKÇA:
– Schroder HS, Devendorf A, Zikmund-Fisher BJ. (2023). Framing depression as a functional signal, not a disease: Rationale and initial randomized controlled trial. Soc Sci Med.
– Psy Post. (21.03.2024). The surprising psychological benefits of framing depression as a functional signal.
Bizi takip edin: