Farklı Olmak
Eş yumurta ikizlerinin en büyük sorunu nedir, bilir misiniz? Aynı olmaktır.
Hangimiz “Sen özelsin!” diyen hocalarımızı unutabiliriz? Âşık olduğumuz insanlar bize, “Senden başkası yok!” diyenler değil midir?
Sadece diktatörler herkesi aynılaştırma hevesi güderler… Haksız mıyım?
Peki, herkesi aynı kalıba sokmaya çalışan hangi idare başarılı olmuştur? Komünizm? Faşizm? Hangisi?
Daha yakın ölçekte bakalım. Hangi çocuk ana babasının kendisine dayattığı “bana benze!” diktasına şöyle bir gönül rahatlığı ile boyun eğmiştir?
Hangi bilim insanı, hangi sanatçı, enikonu hangimiz şu kâinatta şöyle bir doyasıya biricik olmak, farklı olmak istememişizdir…
Hangi din kitabında sevaplar ve günahlar biricik birey dışında kimin hanesine yazılmıştır?
Peki, farklı olmak isteği nedendir? Çok düşündürücü bir soru değil mi?
Bence, zaten farklı idik ve fakat bizi bir kaba sokmaya çalışanlar dünyasına gözümüzü açtık.
Ve biz, aslında, faklı olmak değil kendimiz olmak için talepkârız. “Bırakın yakamızı!” . “Kendi günahlarımızla yanalım, sevaplarımız kadar cennete doyalım!” diye bağır çağır olmaktayız. Yücelerin yücesi bizi birbirimizden farklı kılmış ve öylece bizi sevmişken nasıl gönül rızası ile aynılığa boyun eğeriz?
Peki, özel olmamıza tahammül edemeyenler kendilerinin farklı olması için insanüstü bir gayret içinde değil midir? Öyleyse, bizlerin farklılığını neden istemezler? Neden göz yumamazlar? Kim bilir belki, herkes aynı olursa kendilerinin farkı daha netleşmiş olacaktır da ondan… Bu en insaflı filozofik, psikolojik açıklamanın da ötesine taşanlar vardır elbette… Özel ve özgün olmalarına dayanamayan, kendilerince önemli diğerlerine “bak benden başka herkes aynı” mı demek isterler? Kafalarındaki diktatöre varlıklarını mı göstermek isterler?
Biliyor musunuz? Farklı olma talebinin karşısında hiç bir güç direnememiştir.
İnsan psikolojisinde bu işe özel önem verilmelidir. Bence ana motivasyonlardan birisi bu olsa gerekir…
Her bir insanın farklı olduğunu anlamak önemli bir aşamadır. Onlarca yıldır süregelen popülasyon mantığının sonu günümüzde Bayesgil mantıkla noktalanmak üzeredir. Yani “normal olmak” kavramı toplumsal çoğunluğa uyumla değil, “kendine özgü” lükle açıklanmaktadır. “Hastalık yoktur, hasta vardır” mantığı gider tam da bu esasa dayanır.
Son bir söz; her insanın kusuru vardır. Ve o, bizde olduğu kadardır. Başkalarının özgürlüğüne, yani özgün, özel ve farklı oluşuna musallat olmadıkça sorun olmamaktadır, olmamalıdır.
Herkesi kusurlarıyla sevebilenler merhametli olanlardır.
Hem herkesi, istediğimiz kalıba sokup ta ne olacak ki… Herkes tavlayı aynı şekilde oynarsa işin ne tadı kalacak ki. :)
Bizi takip edin: