Kalp sağlığı, stres ve depresyon
Amerikan Kalp Derneği’nin araştırma sonuçlarına göre depresyonun, uzun süreli ve şiddetli stres kardiyovasküler hastalık riskini arttırıyor.
Önceki araştırmalar, uzun süreli ve şiddetli stresin, majör depresif bozukluğun ve kaygının artan kardiyovasküler hastalık oranı ile ilişkili olduğunu göstermiştir. Kardiyovasküler hastalık geliştirme riski, depresyonun şiddetiyle orantılı olarak artar. Hem majör depresif bozukluk hem de kardiyovasküler hastalık mevcut olduğunda, prognoz her iki durum için daha kötüdür.
Araştırmacılar, düşük yoğunluklu lipoprotein reseptöründen (LDLr) yoksun fareleri inceledi. LDL (kötü) kolesterolü vücuttan temizlemek için gereklidir. Bu fareler, reseptörden yoksun olarak doğan insanlar gibi, atardamarlarında plak adı verilen yağlı birikimler geliştirmeye eğilimlidirler ve sonunda erken – agresif kardiyovasküler hastalığa maruz kalırlar. Kararsız plak (yırtılmaya eğilimli) parçalanarak kan akışını engelleyen kan pıhtılarının oluşmasına bu da kalp krizi veya felce neden olabilir.
İnsanlarda yağlı plak gelişimini modellemek için farelere 24 hafta boyunca kolesterolden zengin bir diyet verildi. Farelerin yarısı agresif farelerle on gün boyunca kısa süreler paylaşarak sosyal strese maruz kaldı. Farelerin diğer yarısı (kontroller) sosyal strese maruz kalmamıştır. Hem duyarlı (depresif) fareler hem de kontrol fareleri, insanlarda kolesterol tedavisini taklit etmek için 3 hafta boyunca bir LDL düşürücü ilaçla tedavi edildi.
Tedaviden sonra farelerin plaklarındaki inflamatuar hücreler, kanda dolaşan inflamatuar beyaz kan hücrelerinin (monositler) sayısı ve plakta bol miktarda bulunan bağışıklık hücrelerinin öncüleri olan kemik iliği hücrelerinin sayısı değişiklikler için test edildi.
Analizler, strese maruz kalmayan farelerle (kontrol grubu) karşılaştırıldığında, sosyal strese maruz kalan gruptaki duyarlı (depresif) farelerin:
- Atardamarlarda plak içindeki bağışıklık hücrelerinde 50% artış,
- İnflamatuar hücrelerin öncüleri olan monositlerin sayısında iki kat artış,
- Kemik iliğinde bağışıklık hücresi öncülerinin sayısında %80 artış,
- Kararsızlığın bir göstergesi olan arterlerdeki plak içinde daha az kolajen,
- Kontrol gruplarının LDL düşürücü ilaçlara verdiği yanıtla karşılaştırıldığında lipid düzeylerinde benzer bir düşüş görülmüştür.
Özetle, tekrarlanan stresin ve düşmanca etkileşimlerin fizyolojik ve davranışsal etkilerinin, lipit düşürücü ilaçlar tarafından indüklenmesi gereken plakların yararlı etkilerini önlediği görülmüştür.
Araştırmacılar ayrıca, depresyondaki farelerin kemik iliğindeki plakanın boyut ve özelliklerindeki farklılıkların altında yatan nedenleri anlamaya çalıştı. Bunu test etmek için, başka bir LDLr eksikliği olan fare grubuna, duyarlı (depresif) farelerden veya kontrol grubundan kemik iliği nakledildi.
Kontrol grubundan (stressiz) kemik iliği alan farelerle karşılaştırıldığında, duyarlı gruptan kemik iliği alan fareler:
- Kemik iliğinde bağışıklık hücresi öncülerinde %16 daha fazla artış,
- Kandaki inflamatuar monositlerde %50 daha fazla artış (plak boyutunda değişiklik yok)
- Plak bileşiminde, plaklarda %23 daha fazla inflamasyon görülmüştür.
Tüm sonuçlar toplandığında, kronik stresin yüksek kolesterolün olumsuz etkilerini artabileceğini ve düşük kolesterolün yararlarının azalabileceği görülmüştür.
Bu bulgular, özellikle depresyon veya kronik stresi olan kişilerde kardiyovasküler hastalıklarla savaşmak için ruh sağlığına daha fazla dikkat edilmesi gerektiğini gösteriyor.
KAYNAK:
Links Connecting Stress, Depression and Heart Disease Risk Found. Neuroscience News.
Bizi takip edin: