Obsesif kompulsif bozukluğun beyindeki işaretleri

Mental bozukluklar arasında belki de en karmaşık rahatsızlıklardan biri olan obsesif-kompulsif bozukluk (OKB), gündelik yaşamı derinden sarsan, tekrar eden düşünceler ve davranışlarla karakterize edilir.
Temizlik kaygısı ya da kapı kilidinin kontrol edilmesi gibi basit görevler, bu durumu yaşayan kişiler için içinden çıkılmaz bir döngü haline dönüşebilir. Bu döngünün beyinde ne gibi işaretleri olduğu uzun yıllardan beri bilimsel araştırmaların merak konularından biridir.
Yakın zamanda yürütülen bir araştırma, bu karmaşık davranışları sadece gözlemlemiyor, aynı zamanda beynin derinlerinde oluşan devrelerin elektriksel ritmini doğrudan ölçerek, kompulsif davranış anlarındaki sinyalleri de ortaya çıkarıyor.
Farklı bir perspektif: Sadece EEG ya da fMRI değil
Bu araştırmada, OKB tedavisi için kişilerde derin beyin stimülasyonu (DBS) yöntemi kullanılmış. Normalde tedavi amacıyla kullanılan bu cihaz, aynı zamanda beyin içi sinyal ölçümü için de bir gözlem aracına dönüştürülmüş. Böylece, davranışın tam yaşandığı anda, yüzeysel olmayan beyin bölgelerinden alınan gerçek zamanlı lokal alan potansiyeli (LFP) sinyalleri analiz edilmiş.
İki farklı dalga: Alfa ve Delta
Çalışmada, 11 hastaya yönelik ‘obsesif düşünce ve kompulsiyon’ provokasyonları uygulanmış. Beyinde ölçülen farklı frekanslardaki sinyaller arasında, özellikle alfa (8–12 Hz) ve delta (1–4 Hz) dalgalarında belirgin artış gözlenmiş. Bu artışlar, kompulsif davranış anlarının elektriksel imzaları olarak yorumlanmış.
Sinyallerin yeri: DBS elektrotları hangi bölgede?
Öne çıkan bu dalga artışları belirli beyin bölgelerinde kaydedilmiş: dış globus pallidus (GPe), nucleus accumbens, iç kapsülün ön kısmı (ALIC: anterior limb of the internal capsule) ve anterior lateral anterior komissür. Ayrıca, yalnızca zihinsel kompulsiyon (eylemsiz düşünce) anlarında GPe ve ALIC bölgelerinde benzer düşük frekanslı artışlar gözlenmiş.
Semptom şiddetiyle korelasyon: GPe Delta sinyali
Bu sinyaller arasından özellikle GPe’deki delta gücünün, hastaların OKB semptom şiddetiyle anlamlı bir şekilde korelasyon gösterdiği bulunmuş. Yani bu biyobelirteç yalnızca davranışı yansıtmakla kalmamış, aynı zamanda hastanın deneyimine dair subjektif bir ölçüt de ortaya çıkarmış.
Neden önemli? “Akıllı DBS” için bir adım daha
Günümüzde DBS, beyne kesintisiz olarak elektriksel sinyal gönderiyor; bu sinyallerin ne zaman gerekli olduğunun ayrımını yapmıyor. Ancak alfa ve delta dalgalarının kompulsiyon anlarında geçici artış göstermesi, bu cihazların sadece ihtiyaç duyulan anda devreye girmesine olanak tanıyan kapalı döngü (closed-loop) sistemlerin kapısını aralayabilir görünmektedir.
Bilimin rotası: Duyusal belirteçten somut tedaviye doğru
Bu çalışma, OKB gibi mental sağlık sorunlarının öznel belirtilerini nesnel, ölçülebilir sinyallerle bağlantılandırmak adına bir dönüm noktası konumundadır. Sinir sisteminin içsel ritmini tespit etmek ve bu ritim üzerinden tedavi geliştirebilmek, beynin sırlarını çözmede heyecan verici bir adımdır. Yalnızca OKB değil, bu yaklaşım gelecekte depresyon, anksiyete ya da bağımlılık gibi farklı psikiyatrik bozuklukların tanı ve tedavisinde de bir model haline gelebilir.
Özetle denilebilir ki; ilerleyen zamanlarda beynimizin derinliklerindeki sessiz dalgaları duygu ve davranışlarla ilişkilendirebilmek çok daha mümkün hale gelecek gibi görünmektedir. Bu yazıya konu olan çalışma özelinde, alfa ve delta dalgalarının kompulsiyon anlarında belirginleşmesi, bilim insanlarının zihnin elektriksel diliyle konuşmalarını sağlıyor. Ve belki de kısa bir süre sonra, bu dil hem tanı için hem de daha hassas ve kişiselleştirilmiş tedaviler için bizlere yol gösterecektir.
KAYNAKÇA:
– Arbab, T., Bais, M.N., Figee, M. et al. Intracranial electrophysiological biomarkers of compulsivity in obsessive–compulsive disorder. Nat. Mental Health 3, 889–898 (2025). DOI: 10.1038/s44220-025-00457-9.
Bizi takip edin: