Sevgi ve Saygı Hakkıyla Yaşanıyorsa Müthiş İkili… Ya Sizce?
Makale yazma serüvenime koşullardan dolayı kısa bir ara verdiğimde oluşan boşluğu bu denli ağır yaşayacağımı tahmin edemezdim. Kitap çalışmalarımı sürdürmeme rağmen makalelerime ara vermiş olmanın sıkıntısını bu dönemde oldukça yoğun hissettim. Şimdi ise hem bedensel hem de ruhsal olarak kendimi yeniden yazmaya hazır hissediyorum. Sizler de okumaya hazırsanız kaldığımız yerden devam edebiliriz.
Bu yeni makalemde “saygınlık” konusunu ele almak, sevgi kavramıyla olan ayrılmaz birlikteliğini vurgulamak ve içinde barındırdığı içtenlik, güven gibi kavramlarla da zenginleştirerek yazmak istiyorum. Saygınlık konusunu birçok farklı açıdan ele almak mümkün. Makale, filozofların yaklaşımlarından sanatsal ve edebi eserlere kadar genişletilebilir. Ancak ben bu yazımda sadece kişisel deneyimlerim ve gözlemlerim üzerinden bir bakış açısı sunmayı tercih ettim.
Saygı kavramının özüne indiğimizde, öncelikle diğer insanlarla kurduğumuz karşılıklı iyi iletişimin bizlere saygınlık kazandırdığını görüyoruz. Bu iyi iletişim sağlandığı ve yaşatıldığı sürece de, geçmişe dönüp baktığımızda bunun asıl değerinin kalıcı anılarımızda saklı olduğunu fark ediyoruz. Zaman zaman aklımıza gelen anılara konu olmuş bu değerli anların yüzlerde gülümsemeler oluşturarak hatırlanması da saygının sevgiyle birlikte yaşanan en güzel halinden kaynaklanmaktadır. Gülümsemelerin çokça yaşandığı bu hatıraların hepimiz için bol olmasını diliyorum.
Günümüzde doğal kaynaklarımızın hızla tüketilmesi gibi, önemli bulduğum birçok değerli kavram da maalesef yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Neyse ki merhamet ve vicdan gibi duyguları sevgiyle harmanlayıp geleceğe taşıyacak olan bireylerin hâlâ var olduğunu görmek beni umutlandırıyor. İçten davranan, saygıyı doğuran ve yaşatan insanlarımız hâlâ var ve onların var olmaya devam etmesi gerekiyor. Çünkü dünyamızdaki hassas toplumsal dengeleri koruyabilmek için onlara çok ihtiyacımız var.
Dengeleri korumakla birlikte toplumsal değişimlere öncülük etmek, haksızlıklara karşı durmak da bence çok önemli ve insanın saygınlığını pekiştiren etmenler arasında yer alıyor. Bununla birlikte zaman zaman göz ardı edilen bazı küçük jestler bile aslında hayatımıza çok büyük anlamlar katabiliyor. Birey olarak bu dünyada yaşadıklarımızın ve yaşattıklarımızın, bizler varken de bizden sonra da saygıyla anılmamıza vesile olmaları gerekiyor. Kendi adıma saygınlığın insanın toplumdaki yerini ve etik değerlerini tanımlayan kavramların en yücesi olduğunu düşünüyorum. Öncelikli olarak toplum içinde nasıl bir izlenim bırakmak istediğimizin bu kavramla son derece bağlantılı olduğunu kabul ediyorum.
Son zamanlarda sık sık kendime “İnsanların seni nasıl hatırlamasını istiyorsun?” diye soruyorum. Tabii ki geride güzel anılar bırakmış olarak hatırlanmayı tercih ediyorum.
Bu anıların yaşatacağı sevgi duygusu, derin bir bağlılık ve hoşgörü gerektirirken saygı daha çok karşılıklı anlayış ve değer verme üzerine kuruludur. Gerçek sevginin yaşandığı iletişimsel durumlarda saygının da yaşanmamasının mümkün olmadığına inanıyorum. Sevgi varsa saygıyı çok daha derin bir duygusal bağla pekiştireceğini düşünüyorum.
İşin özü, toplum içinde saygın bir birey olarak anılmak için insanlarla samimi ve açık iletişim kurmak, sorumluluk almak, çevremizdekilere karşı daha anlayışlı olmak gerekiyor. Bununla birlikte kişisel düşüncelerimizin ve davranışlarımızın sınırlarını belirleyebildiğimiz sürece de saygınlığımızla toplumsal yaşamda daha kalıcı izler bırakabiliriz. Her doğru eylemimiz, her olumlu tavrımız, her nazik sözümüz geleceğe değerli bir miras olarak kalır. Saygınlık da bu davranışların toplamından kaynaklanır. Sevgi ise dediğim gibi yaşanan ve yaşatılan saygıyı derinleştiren bir duygudur. Bu kavramların her zaman ayrılmaz bir birliktelik halinde hayatımızda var olmasını diliyor ve bunun bizleri bir anlamda ölümsüz kılacağına inanıyorum. Bu iki kavram, kişisel yaşamımızda bizlere huzur ve güven duygusunu sağlar, bireyler arasında sağlam ilişkiler kurulmasına vesile olur. Ancak toplumsal bir gözlem olarak benim edindiğim izlenim, her ikisinin de hızla tüketilmekte olduğudur.
Yeri gelmişken can dostlarımıza da eziyet etmeyen, onları birey olarak kabul eden, yaşlılara merhametini sevgiyle yoğurup yaşatan tüm güzel insanlara bizden de saygı ve sevgiler diyelim mi? Ben şahsım adına bu soruyu “Evet!” olarak cevaplıyorum. Sizlere de yürekten saygı ve sevgiyle kalın diyorum.
“Hayatımıza giren herkes değerlidir, ama herkes özel değildir. Saygı hepsine, sevgi layık olana verilir.” (Erich Fromm)
(Fotoğraf: Ara Güler)
Bizi takip edin: