Depresyon ve beyin sağlığı
Depresif belirtilerdeki uzun vadeli dalgalanmaların orta yaşta ortaya çıkabilen diğer beyin sağlığı belirteçleriyle ilişkili olmadığı tespit edildi.
Journal of Psychiatric Research’te yayınlanan yeni bir araştırmaya göre, depresif belirtilerdeki uzun vadeli dalgalanmalar orta yaşta ortaya çıkabilen diğer beyin sağlığı belirteçleriyle ilişkili görünmemektedir. Bulgular, depresif semptom yörüngeleri ile beyin sağlığı arasındaki bağlantının ancak yaşamın ileri dönemlerinde ortaya çıkabileceğini düşündürmektedir.
Rotterdam Erasmus MC Üniversitesi Tıp Merkezi’nden çalışmanın yazarları Annemarie Luik ve Isabel Schuurmans, yürütülen çalışmayı “Psikiyatrik epidemiyologlar olarak amacımız, depresif belirtiler gibi psikiyatrik fenotiplerin gelişimi, belirleyicileri ve sonuçları hakkındaki anlayışı ilerletmektir. Bu çalışma sayesinde, depresif semptomların zaman içinde nasıl geliştiğini ve bu semptom yörüngelerinin sonraki beyin sağlığı ile nasıl ilişkili olduğunu çözmek istedik. Bu bilgi, depresyonu olan bireylerde beyin sağlığını geliştirmeye yönelik müdahalelerin ve tedavilerin geliştirilmesi için bilgi sağlayabilir” şeklinde değerlendirmektedir.
Araştırmacılar, doğum yapma tarihi Nisan 2002 ile Ocak 2006 arasında olan daha önce hamile kadınlar ve eşleri üzerinde takip değerlendirmeleri yapan Alzheimer Hastalığının Yaşam Boyu Kökenleri Kursu (ORACLE) çalışmasından 1.676 katılımcının verilerini analiz ettiler.
Anneler ve eşleri, hamileliğin ortasında, doğumdan üç yıl sonra, doğumdan on yıl sonra ve beyin taraması seansı sırasında depresif belirtilerin değerlendirmelerini tamamladılar. Nörogörüntüleme taramaları, doğumdan 15 yıl sonra, katılımcılar ortalama olarak kabaca 47 yaşındayken yapıldı.
Gri ve beyaz madde hacmi, beyaz madde lezyonları, serebral mikro kanamalar ve subkortikal yapılar gibi beyin sağlığı belirteçlerini analiz edildi.
Bulgular orta yaştan ziyade geç yaşama odaklanan ve depresyon belirtileri yörüngeleri ile beyin sağlığı arasında ilişkiler bulan bir çalışmayla çelişmekteydi. Bu nedenle, çalışmadan yapılabilecek çıkarım, depresyon semptomlarındaki değişikliklerin orta yaşta beyin sağlığı üzerinde büyük bir etkisi olmayabileceği, ancak bu ilişkinin ancak yaşamın ilerleyen dönemlerinde belirginleşebileceği olmaktadır.
Luik ve Schuurmans ayrıca özellikle şaşırtıcı olan bir bulgunun altını çizmekte ve önerilerde bulunmaktalar, “Zamanla düşük ama artan depresif semptomları olan katılımcıların, lateral oksipital kortekste küçük bir beyin bölgesinde daha fazla kortikal kalınlaşma olduğunu bulduk. Bu bulgu beklenmedikti, çünkü daha önceki depresyon literatürünün aksine, kortikal kalınlık az değil, fazla görünmekteydi. Ayrıca bölge, görsel şekil bilgilerine yanıt verme ve nesnelerin işlenmesinde görev alır ki bu, depresyonun tipik bir özelliği değildir. Bu daha depresif semptomları olanlarda görsel işlemenin arttığı anlamına gelebilir, ancak bu bulgunun tesadüfi bir bulgu olmadığından emin olmak için daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.”
Ayrıca çalışma yazarları Luik ve Schuurmans bunca bulguya ek olarak bazı uyarılara da yer vermektedirler: “İlk depresif belirtilerin ölçümü, katılımcılar bir çocuk beklerken gerçekleşti. Genel olarak hamilelik olumlu bir yaşam olayı olarak kabul edilse de, kadınlar bu dönemde fiziksel sağlıkta azalma ve daha depresif belirtiler de yaşayabilmektedirler. Dolayısıyla bu dönemdeki depresif belirtiler ölçümünün hamilelik nedeniyle daha şiddetli olması muhtemeldir. Hamilelik sırasındaki depresif semptomların beyin sağlığı üzerinde hayatın diğer zamanlarındaki depresif semptomlardan farklı bir etkisinin olup olmadığını anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır.”
KAYNAKÇA:
– Schuurmans, I. K., Lamballais, S., Zou, R., Muetzel, R. L., Hillegers, M. H., Cecil, C. A., & Luik, A. I. (2022). 10-Year trajectories of depressive symptoms and subsequent brain health in middle-aged adults. Journal of Psychiatric Research.
Bizi takip edin: