Depresyonlu beyine temas etmek

Bazı depresyonlar vardır ki, hiçbir ilaç, hiçbir terapi, hiçbir umut ona ulaşmak konusunda başarı gösteremez. İnsan, kendi zihninin karanlık labirentinde adeta kaybolmuş gibidir. Her gün yeniden başlamak ister ama beyin, sanki görünmez bir el tarafından durdurulmaktadır. İşte bu noktada, bilimin sınırlarını zorlayan bir yöntem devreye girmektedir: Derin Beyin Stimülasyonu (DBS).
DBS, beynin derinliklerine yerleştirilen elektrotlarla belirli sinir devrelerini elektriksel olarak uyaran ileri bir nörocerrahi yöntemdir. Parkinson hastalığında yıllardır başarıyla kullanılmakta, son dönemde ise “tedaviye dirençli depresyon” olarak bilinen zorlu psikiyatrik bozuklukta umut verici bir seçenek olarak görülmektedir. Ancak bazı hastalarda, bu kadar karmaşık bir müdahaleye başvurulmuş olsa dahi beklenen sonuçlar alınamamaktadır.
Çinli bir araştırmacı ekibinin 2025 yılında Annals of General Psychiatry dergisinde yayımladığı çarpıcı olgu serisi, bu umutsuz tablonun ortasında yeni bir ışık yakmaktadır. Araştırmada, DBS sonrasında hâlâ ağır depresyon belirtileri gösteren iki hastaya bilişsel davranışçı terapi (BDT) uygulanmış ve şaşırtıcı derecede güçlü bir iyileşme gözlenmiştir.
İlk hasta, üç yılı aşkın süredir depresyonla savaşan genç bir kadındır. İlaçlar, elektrokonvülsif tedavi ve hatta beyin cerrahisi bile tam olarak bir fayda sağlamamıştır. Ancak terapi sürecinde, hastanın duygularını tanımlamayı, düşüncelerini sorgulamayı ve kendi kendini gözlemlemeyi öğrenmesiyle tablo gün geçtikçe değişmeye başlamıştır. Günlük duygusal değerlendirme çizelgeleri, intihar dürtüsünü kontrol altına almasına yardımcı olmuş, bağımsız yaşama becerisi artmıştır.
İkinci hasta ise on bir yıldır depresyonla boğuşan bir erkektir. DBS operasyonundan kısa süre sonra toparlanmış, ancak maddi zorluklar nedeniyle tedaviyi yarıda bırakınca yeniden çökkün bir duygulanım göstermeye başlamıştır. Terapiyle birlikte yeniden hayata bağlanmış; hobi, müzik ve spora dönmüştür. Üstelik terapistleri, onun mükemmeliyetçi düşünce kalıplarını sarsmak için kasıtlı “yanlış şarkı söyleme” gibi yaratıcı egzersizler geliştirmiştir. Bu egzersizler, yalnızca davranışları değil, hastanın kendi benliğine bakışını da dönüştürmüştür.
Bu iki örnek bizlere, derin beyin stimülasyonunun yalnızca elektriksel değil, psikolojik bir rehabilitasyonla desteklenmesi gerektiğini göstermektedir. Zira depresyon, beynin bir bölgesine takılan elektrotlarla tamamen çözülebilecek bir sorun olmaktan uzaktır. Beyin bir makine değildir; düşünceler, inançlar ve duyguların karmaşık etkileşiminden oluşan bir çoklu sistem ağıdır.
Bu çalışma “cerrahi tedavi ile psikoterapinin el ele yürüyebileceğini” göstermektedir. Beynin devreleri elektriksel yöntemlerle uyarılmakta, ama zihnin yolları kurulan diyaloglarla yeniden inşa edilmektedir. Böylece, tıbbî/teknolojik bir müdahale ile insani bir temas birleştiğinde, depresyonun en derin katmanlarında bile iyileşme mümkün olabilmektedir.
Özetle diyebiliriz ki; tedaviye dirençli depresyonun geleceği, tek bir yönteme değil, biyolojik ve psikolojik yaklaşımların birleşimine dayanmaktadır. Derin beyin stimülasyonu beyindeki devreleri harekete geçirmekte, ancak asıl değişim, insanın düşünce biçiminde ve duygusal farkındalığında gerçekleşmektedir. Bu nedenle, modern psikiyatri giderek daha fazla bütüncül bir yönelim benimsemekte, teknolojik tedavilerin insani unsurlarla desteklenmesi gerektiğini vurgulamaktadır. Gerçek iyileşme, beynin değil, zihnin yeniden dengelenmesiyle mümkün olmaktadır.
KAYNAKÇA:
– Fang, S., Kang, Y., & Zhang, J. (2025). Treatment-resistant depression with poor response to deep brain stimulation improves with psychotherapy: case series. Annals of General Psychiatry, 24(57). https://doi.org/10.1186/s12991-025-00588-4
Bizi takip edin: