Erken yaştaki korkular gelecek kaygısı ve depresyonunda nasıl bir rol oynar?
Erken çocukluk döneminde daha fazla çekingen olan ve ergenlik döneminde potansiyel ödüllere tipik olarak yanıt vermeyen kişilerin, yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde kaygıdan çok depresyon geliştirmeye açık olduğu tespit edildi.
Dallas’taki Texas Üniversitesi’nden bir bilim insanı tarafından yürütülen yakın tarihli bir görüntüleme çalışması, çocukların mizacıyla ve bireyin ergenlik ve erken yetişkinlik döneminde depresyon ve anksiyete geliştirip geliştiremeyeceğini önceden bildirebilen sinirsel bir süreçle bağlantılı erken risk faktörlerini belirledi.
JAMA Psychiatry’de yayınlanan çalışma, 1989 ve 1993 yılları arasında 4 aylıktan 26 yaşına kadar 165 kişiden oluşan bir kohortu izledi.
Davranış ve Beyin Bilimleri Okulu’nda psikoloji yardımcı doçenti ve çalışmanın ilgili yazarı Dr. Alva Tang ve ekibi, erken çocukluk döneminde daha fazla çekingen olan ve ergenlik döneminde potansiyel ödüllere tipik olarak yanıt vermeyen kişilerin, yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde kaygıdan çok depresyon geliştirmeye açık olduklarını buldular.
Araştırmanın yazarı Dr. Alva Tang sonuçları “Bulgular beyindeki farklı mekanizmaları vurguluyor ve bunları farklı zihinsel sağlık sorunları geliştirme riski daha yüksek olan kişilerle ilişkilendiriyor. Bu sonuçlar, bireye uyarlanmış önleme odaklı tedavilerin geliştirilmesi konusunda bilgi verebilir.” olarak.
Bebekler yeni nesnelere, insanlara veya durumlara maruz kaldığında, bazıları olumlu tepki verir ve onlara korkmadan yaklaşırken (engellenmeyen davranış), diğerleri temkinli veya kaçınma ile tepki verir (engellenen davranış).
Dr. Tang; “Engellenmiş çocukların daha sonra anksiyete bozukluklarına, özellikle de geç çocukluktan ergenliğe kadar başlayan sosyal anksiyeteye sahip olma olasılığının daha yüksek olduğunu biliyoruz.”
“Genç erişkinlikte genellikle daha sonra başlayan depresyon hakkında daha az şey biliniyor. Ancak anksiyete bozukluğu olan kişilerin hayatlarının sonraki dönemlerinde depresyona girme olasılığının %50 ila %60 daha fazla olduğunu biliyoruz. Bu nedenle engellenmiş mizaçtaki çocukların depresyon riski de daha yüksek olması bekleniyor”.
Tang’ın araştırması, deneklerin erken dönem mizaç risklerini ve üzerinde çalıştıkları uzun süreyi karakterize etmesi bakımından önem taşıyor.
Zaman içinde depresif belirtilerdeki artışlarla herhangi bir ilişki göstermek için, bireyleri on yıllarca takip etmemiz gerekir çünkü tam gelişmiş sendromlar genellikle genç yetişkinliğe kadar ortaya çıkmaz.
Nörogörüntüleme sonuçları
Çalışmada küçük çocuklar olarak denekler ya engellenmiş ya da engellenmemiş olarak kategorize edildiler ve ergenlik çağındayken, beyinlerinin ödülleri beklerken tepkisini ölçmek için para kazanma görevini tamamlarken fonksiyonel Manyetik Rezonans Görüntülemeye tabi tutuldular.
Tang, “Beynin ödül merkezlerindeki uyumsuz işlemeye bağlı olup olmadığını görmek için yetişkinlerde depresyonu anlamak açısından iyi çalışılmış bir beyin bölgesi olan ventral striatuma baktık” dedi.
Bazı çalışma katılımcıları, potansiyel parasal ödüllerine tepki olarak bu beyin bölgesinde körelmiş bir tepki gösterdi.
Araştırmacılar, 14 ila 24 aylıkken engellenme ile 15 ila 26 yaş arasındaki kötüleşen depresif semptomlar arasındaki ilişkinin, yalnızca ergenlik döneminde ventral striatumda durgun aktivite gösterenlerde bulunduğunu buldular. Ancak, anksiyete ile benzer bir ilişki yoktu.
Tang, “Davranışsal engellemenin, depresif semptomların yetişkinliğe doğru kötüleşmesiyle ilişkili olduğunu bulduk. Bu, bu mizacın ergenlik döneminde kaygı geliştirme ile daha güçlü bir ilişki gösterdiği iddiasını desteklemektedir. Bununla birlikte, engellenen tüm çocuklar anksiyete veya depresyon geliştirmemekte.”
“Genç yetişkinlikte depresyona girme olasılığı daha yüksek olanlar, özellikle durgun striatal aktivite gösteren ve engellenmiş davranış gösteren çocuklardı.”
Yorumlar
Tang, geçmiş araştırmasının kaygıyı sinir ağları ve dikkat ve yürütme işlevlerine hizmet eden süreçlerle ilişkilendirdiğini söylerken, mevcut çalışmanın beyindeki depresyonla ilgili ödül ve motivasyon merkezlerini vurguladığını söyledi.
“Bu çalışma yeni çünkü bu farklı koşullar için farklı beyin bağıntılarını ayırabilir” dedi.
Tang, sosyal ve bilişsel becerileri geliştiren sosyal olarak endişeli ve davranışsal olarak engellenmiş çocuklar için zaten müdahaleler olduğunu söyledi. Bu çocuklara yönelik ek müdahaleler, akranlarıyla sosyal olarak ilişki kurabilecekleri ve olumlu deneyimler arayabilecekleri koşulları aktif olarak yaratmayı öğrenmelerine yardımcı olmak gibi motivasyon eksikliklerini hedefleyebilir ifadelerinde bulundu.
“Bu, sosyal olarak ayrılmaktan veya olumlu deneyimler için fırsatları kaçırmaktan kaynaklanan depresyon geliştirme olasılığını azaltabilir” dedi. Gelecekteki çalışmaların, endişeli gençler arasında uyumsuz ödül işlemeyi hedefleyen programların daha sonraki depresyon risklerini azaltmadaki etkinliğini inceleyebileceğini söyledi.
Tang, kaygı ve depresyonun çok sayıda faktör tarafından -genetik, çevresel ve diğerleri- tarafından ayarlanabilecek karmaşık koşullar olduğunu vurgulayarak “Burada hem erken mizaç risk faktörlerinin hem de ödüllerin uyumsuz nörobilişsel işlenmesinin depresyon gelişimine katkıda bulunduğuna dair güçlü kanıtlar gösteriyoruz.” ifadelerinde bulundu.
KAYNAK:
– Neuroscience News (20 October 2022). How Early Fears Play a Role in Future Anxiety and Depression.
– Tang A, Harrewijn A, Benson B, et al. Striatal Activity to Reward Anticipation as a Moderator of the Association Between Early Behavioral Inhibition and Changes in Anxiety and Depressive Symptoms From Adolescence to Adulthood. JAMA Psychiatry. Published online October 26, 2022. doi:10.1001/jamapsychiatry.2022.3483
Bizi takip edin: