OCAK 2021
Obsesif-Kompulsif Bozuklukta Elektroensefalografik Alfa-2 Aktivitesinin Fluoksetin Yanıtı ile İlişkisi
ARALIK 2020
Gamma Salınımları Obsesif Kompulsif Bozuklukta Paroksetin Tedavisine Yanıtı Öngörebiliyor
Arka plan: Obsesif kompulsif bozukluk (OKB), tedaviye direncin yüksek olduğu bir psikiyatrik hastalıktır. Tedavi yanıtının tahmin edilebilmesi, hastanın tedaviye uyumunun artmasını ve hastalığın toplumda görülme oranının azalmasını sağlar. Tedaviye direnç oranlarını düşürmek için geçerli ve kullanışlı teknikler üzerinde birçok araştırmalar yürütülmektedir. Bunlar arasında kantitatif elektroensefalografi (QEEG) tabanlı belirteçler, psikiyatrik bozukluklarda tedavi yanıtının nesnel belirleyicileri olmuştur.
Amaç: Bu geriye dönük pilot çalışma, OKB hastalarında paroksetin tedavisine erken yanıtı tahmin etmek için qEEG tabanlı elektrofizyolojik belirteçleri bulmayı amaçlamaktadır.
Yöntem: İlaç kullanmayan ve komorbiditesi olmayan 30 OKB hastasına tedavi öncesi dinlenim hali QEEG ve Yale-Brown Obsesif Kompulsif Ölçeği (Y-BOCS) uygulandı. Paroksetin ile maksimum 12 haftalık tedaviden sonra hastalar, Y-BOCS puanlarındaki en az %35’lik düşüşe göre iyileşme olan ve olmayan olarak gruplandırıldı. Bu iki grubun tedavi öncesi QEEG verileri istatistiksel olarak karşılaştırıldı.
Bulgular: Erken dönemde iyileşme göstermeyen OKB hastalarında tedavi öncesi gama, gama 1 ve gama 2 salınımları anlamlı olarak daha yüksekti.
Sonuç: Bu ön sonuçlar, gama salınımlarının, paroksetin tedavisi alan OKB hastalarında erken dönem iyileşme sonuçlarının elektro-fizyolojik belirleyicileri olarak kabul edilebileceğini göstermektedir.
KASIM 2020
OKB’de dTMS Tedavisinin Gerçek Yaşamda Etkinliği
Amaç: H7-bobinli derin transkranyel manyetik stimülasyon (dTMS) çok merkezli, şam kontrollü çalışmalara dayanarak obsesif kompulsif bozukluk’ta (OKB) kullanılabileceği Ağustos 2018’de FDA tarafından açıklandı. Biz bu çalışmada OKB için dTMS’nin gerçek yaşam pratiklerindeki etkinliğine bakacağız.
Sonuç: Gerçek klinik uygulamada OKB hastalarının çoğu dTMS’den yararlanmıştır ve iyileşmenin başlangıcı genellikle 20 seans içinde gerçekleşir. Tedavi seyrinin 29 seansın ötesine genişletilmesi, OKB semptomlarının sürekli olarak azalması ve tedaviye yanıt vermeyenlerde genişletilmiş tedavi protokollerinin değer olasılığını artırması ile sonuçlanır.
EKİM 2020
Klinik EEG’nin Araştırma ve Klinik Kullanımında COVID-19 Etkisi ve EEG’nin Güvenli Kullanımı İçin Fikir Birliğine Varılan Öneriler
Küresel COVID-19 salgını, ekonomi ve günlük hayat üzerinde etki bıraktığı gibi ruhsal ve fiziksel sağlık üzerinde de etkileri görülmektedir. Buna elektroansefalografinin (EEG) araştırma ve klinik pratikte kullanımı da dahildir. Bu raporda, bazı ülkelerden elde edilen anket verileriyle, COVID-19’un araştırma ve pratik alanda EEG kullanımına olan etkisi incelenmiş, uluslararası bir panelin sonunda EEG’nin pandemi sürecinde ve sonrasında güvenli kullanım önerilerine yer verilmiştir.
EYLÜL 2020
Psikojenik Non-Epileptik Nöbetleri Olan Hastalarda Kantitatif EEG Bulguları
Psikojenik non-epileptik nöbetler (PNES), epileptiform deşarjların eşlik etmediği konversiyon bozukluğunun klinik belirtilerinden biridir. Bu nöbetlere yatkınlığı arttırabilen faktörler henüz yeterince araştırılmamıştır. Bu çalışmada, nöbetler arasındaki dönemlerde istirahat EEG spektral güç değişikliklerini değerlendirerek PNES için kantitatif elektroensefalografi (QEEG) bulgularının araştırılması amaçlanmıştır. Bulgularımız PNES’in, merkezi motor ve somatosensoriyel kortekslerdeki yüksek frekanslı osilasyonlar (salınımlar) ile ilişkili olduğunu göstermektedir.
AĞUSTOS 2020
Biyobelirteç Olarak EEG Karmaşıklığının Obsesif Kompulsif Bozukluk Hastalarında Tedavi Direncinin Tahmin Edilmesindeki Yeri
Bu çalışmada Obsesif kompulsif bozukluk (OKB) hastalarında tedavi direncini öngörülebilecek Elektroensefalografi (EEG) karmaşıklığının biyobelirteç olarak belirlenmesi amaçlanmıştır. Ayrıca tedaviye dirençli hastalarda ve tedaviye yanıt veren hastalarda EEG karmaşıklık değerleri arasındaki istatistiksel farklılıklar belirlendi. Buna ek olarak, EEG karmaşıklığı ile Yale-Brown Obsesif Kompulsif Skala (YBOCS) skoru arasındaki korelasyonlar değerlendirildi. Tedaviye dirençli 29 OKB hastası ve tedaviye yanıt veren 29 OKB hastasının EEG verileri retrospektif olarak değerlendirildi. Delta, teta, alfa ve beta olmak üzere dört yaygın frekans bandına göre EEG karmaşıklığının hem tam EEG verilerinden hem de filtrelenmiş EEG verilerinden çıkarmak için yaklaşık entropi (ApEn) yöntemi kullanıldı. Sonuçlar, EEG karmaşıklığının OKB hastalarında tedaviye yanıtı öngörmek için bir biyobelirteç olarak düşünülebileceğini göstermektedir. OKB hastalarında tedavi cevabının tahmini, klinisyenlerin bireyselleştirilmiş tedavi planları geliştirmelerine ve yönetmelerine yardımcı olabilir.