İntihar ve beyin bağlantıları

İntihar, çok eski bir tarihe sahip, psikiyatrinin ortaya çıkması ile birlikte depresyon ile yakından bağlantılı olduğu bilinen karmaşık bir olgudur. Günümüzde ciddi bir halk sağlığı sorunu olmaya devam etmektedir.
İntihar hakkında yürütülen pek çok araştırma olmasına rağmen, yüksek intihar riski taşıyan bireyleri doğru bir şekilde tespit etmek, güvenilir biyobelirteçlerin eksikliği nedeniyle zor olmaktadır. Yakın zamanda Translational Psychiatry dergisinde yayınlanan bir çalışma, beyin bağlantılılıklarına odaklanarak bizlere bu konu hakkında önemli bilgiler sunmaktadır.
Beyin ağlarının intihar riski üzerindeki rolü
Majör depresif bozukluk (MDD) tanısı almış 96 katılımcı üzerinde gerçekleştirilen bu çalışma, intihar semptomları gösteren ve göstermeyen bireyler arasındaki fonksiyonel beyin bağlantılılıklarını incelemektedir. Bu bireylerden 61’i intihar düşüncesi ya da intihar girişiminde bulunmuşken, 35’i herhangi bir intihar semptomu sergilememiştir.
Çalışmada dinlenme durumu fonksiyonel MRI (fMRI) teknikleri kullanılarak beyin bağlantılılıkları haritalanmış ve intihar riski ile ilişkili kalıplar ortaya çıkarılmıştır. Bu yöntem ile öne çıkan belki de en önemli bulgu, karar verme, duygusal düzenleme ve yürütücü fonksiyonlarla ilişkili olan fronto-parietal ağda (FPA) “aşırı bağlantılılıklar”ın olduğunu göstermekteydi.
Fronto-parietal ağ ve aşırı bağlantılılıklar
Fronto-parietal ağ, intihar semptomları gösteren bireylerde kritik bir bölge olarak öne çıkmaktaydı. Çalışma, şunları ortaya koydu:
- FPA’da aşırı bağlantılılıklar: Bu anormal bağlantı artışı, intihar semptomları gösteren bireylerde, semptom göstermeyenlere kıyasla belirgin bir şekilde daha fazladır.
- Negatif Fonksiyonel Bağlantılılıklar (FC): FPA içerisindeki bazı negatif bağlantılar—bölgeler arasındaki rekabetin ya da etkileşimin azalmasını temsil eder—intihar semptomları gösteren hastalarda belirgin bir şekilde artmıştır. Bu bozulmalar, riskli davranışları düzenleme ya da kontrol etme yeteneğinin zayıfladığını ve bu durumun intihar düşüncelerinin ortaya çıkmasına katkı sağlayabileceğini göstermektedir.
Tedaviler bu bağlantıları normalleştirilebilir mi?
Çalışma, ayrıca majör depresyon için yaygın bir tedavi yöntemi olan elektrokonvülsif terapinin (EKT) bu anormal bağlantıları nasıl etkilediğini de araştırdı. ECT uygulanan 29 katılımcıdan 21’i tedavi sonrası değerlendirmeleri tamamladı. Bulgular dikkat çekiciydi:
- EKT, intihar semptomlarını hızlı bir şekilde azalttı ve hastaların %85.7’si tedavi sonrasında intihar düşüncesi bildirmedi.
- FPA’deki aşırı bağlantılılıklar, özellikle negatif bağlantılar, anlamlı bir şekilde azaldı ve intihar semptomları olmayan bireylerle benzer düzeylere döndü. Bu normalleşme, belirli beyin ağlarını hedef alan terapötik müdahalelerin potansiyelini ortaya koymaktadır.
İntiharı önlemede çıkarımlar
Bu araştırma, fonksiyonel beyin bağlantılılıklarını intihar riski için bir biyobelirteç olarak kullanma potansiyelini vurgulamaktadır. Çalışmadaki bulguların ışığında bireysel beyin ağı kalıplarına odaklanarak, klinisyenler yeni müdahale yollarına kapı aralayabilirler:
- Yüksek riskli bireyleri tanımlama: Hastalar intihar düşüncelerini açıkça ifade etmese bile, beyin görüntülemesi altta yatan riskleri ortaya koyabilir.
- Kişiye özel tedaviler geliştirme: Transkraniyal manyetik stimülasyon (TMS) ya da diğer hedeflenmiş nöromodülasyon teknikleri, duygusal düzenleme ve karar verme yeteneklerini iyileştirmek için FPA’nın belirli alanlarına odaklanabilir.
Bu yenilikçi çalışma, intihar riskinin altındaki nörobiyolojik/sinirsel mekanizmaları anlamada önemli bir adımı temsil etmektedir. İntihar semptomlarıyla ilişkili spesifik beyin bağlantılılıklarını ortaya çıkararak, daha etkili ve hedefe yönelik bireysel müdahalelerin önünü açmaktadır. Belki de ilerleyen süreçte yapılacak araştırmalar, sadece erken tespiti iyileştirmekle kalmayıp, aynı zamanda depresyon ve intihar düşünceleriyle mücadele eden bireylere farklı umutlar sunacaktır.
KAYNAKÇA:
Ren, Y., Li, M., Yang, C. et al. Suicidal risk is associated with hyper-connections in the frontal-parietal network in patients with depression. Transl Psychiatry 15, 49 (2025).
Bizi takip edin: