Depresyon ve anksiyeteli bireylerde yeni bulgular belirlendi

Yapılan yeni bir bilimsel araştırma, özgüven sorunlarının özellikle anksiyete ve depresyon belirtileri yaşayan bireylerde neden sık görüldüğünü ortaya çıkarıyor.
İçsel özgüven sinyallerine duyarsızlık depresyon ve anksiyeteli bireylerde yeni bulgular
Kendinize yeterince güvenmediğiniz oldu mu? Oysa objektif olarak iyi bir performans sergileseniz bile, “ben bunu beceremem” hissi ağır basıyorsa yalnız değilsiniz. Nature Communications dergisinde yayımlanan yeni bir araştırma, bu durumun özellikle anksiyete ve depresyon belirtileri yaşayan bireylerde neden sık görüldüğünü açıklamaya çalışıyor.
Performans var ama özgüven yok
Araştırma, anksiyete ve depresyon belirtileri daha fazla olan kişilerin, başarılı oldukları anlarda bile bu başarı hissini içselleştiremediklerini gösterdi. Yani ne kadar doğru karar verirlerse versinler, bu anlar onların genel özgüvenini beslemiyor. İlginç bir şekilde, bu kişiler dışarıdan gelen olumlu veya olumsuz geri bildirimlere sağlıklı şekilde tepki veriyor. Sorun, kendi içlerinden gelen güven sinyallerini görmezden gelmelerinde yatıyor.
Özgüven nasıl oluşur?
Araştırmacılar bu soruyu yanıtlamak için 500’den fazla kişiyle çevrimiçi deneyler yaptı. Katılımcılar, algı ve hafıza testleri içeren oyunlaştırılmış görevleri tamamladılar. Her karardan sonra, ne kadar doğru yaptıklarını düşündüklerini (özgüven düzeylerini) belirttiler. Zaman zaman “hayali bir denetçiden” doğru-yanlış şeklinde geri bildirim aldılar. Ardından genel performanslarını tahmin etmeleri istendi.
Bu deneyler sırasında araştırmacılar, katılımcıların kendilerine olan güvenlerini nasıl güncellediklerini inceledi: Kendi iç seslerine mi, yoksa dışarıdan gelen değerlendirmelere mi daha çok kulak veriyorlardı?
Geri bildirim işe yarıyor ama…
Deneyler gösterdi ki, dışarıdan gelen olumlu geri bildirim, kişilerin genel özgüvenini artırıyor. Negatif geri bildirim ise özgüveni düşürüyor. Bu değişim, performans düzeyi sabit kalsa bile gerçekleşiyor. Hatta bu etkiler sadece ilgili görevle sınırlı kalmıyor; başka görevlere ve kişisel değerlendirmelere de yansıyor.
Ancak depresyon ve anksiyetesi yüksek bireylerde, dikkat çekici bir durum vardı: Kendi içlerinden gelen güçlü özgüven anları, genel özgüvenlerine pek yansımıyordu. Yani bir görevi iyi yaptıklarında bile, bu başarı hissini daha sonra kendilerine dair genel inançlara dönüştüremiyorlardı.
Asıl sorun içsel öğrenme eksikliği
Bilim insanları farklı açıklamalar test etti: Bu kişiler olumsuz geri bildirimlere mi daha çok tepki veriyor? Kendilerini hep mi küçümsüyorlar? Hayır. Asıl fark, kendi içlerinden gelen “iyi yaptım” sinyallerini görmezden gelmeleri. Bu da özgüvenin düşük kalmasına neden oluyor.
Kopenhag Üniversitesi’nden araştırmacı Sucharit Katyal şöyle açıklıyor:
“Düşük özgüvene sahip kişiler, geçmişte yaşadıkları yüksek özgüven anlarına daha az duyarlılar. Bu durum, özgüvenlerinin kalıcı olarak düşük kalmasına yol açıyor.”
“Sahtekar sendromu” bu yüzden kalıcı olabilir
Bu durum, zaman zaman çok başarılı olan ama hâlâ kendini yetersiz hisseden kişilerde gözlenen “sahtekar sendromu” ile benzerlik gösteriyor. Bu kişiler aslında yetenekliler, ama bunu kendilerine itiraf edemiyorlar.
Umut var mı? Evet.
Çalışmanın iyi haberleri de var. Dışarıdan gelen olumlu geri bildirimler, bu kişilerde işe yarıyor. Bu da psikoterapide, eğitici geri bildirimlerin, koçluk yaklaşımlarının ve destekleyici sosyal etkileşimlerin değerini gösteriyor. Kendi iç sesleri güven vermese bile, dış seslerin iyileştirici etkisi olabilir.
Ancak çalışma klinik tanı almış bireyleri içermediği için bu bulguların terapi süreçlerine nasıl yansıyacağını anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var. Ayrıca, olumlu geri bildirimlerin uzun vadede kalıcı özgüven gelişimine katkı sağlayıp sağlamadığı da henüz net değil.
Sonuç: Kendinize güvenmek öğrenilebilir bir beceri olabilir
Bu çalışma, özgüvenin sadece başarının değil, aynı zamanda bu başarıyı “fark edip sahiplenmenin” bir sonucu olduğunu gösteriyor. Anksiyete ve depresyon, kişiyi başarıdan çok başarısızlık anlarına odaklamaya zorlayabilir. Ancak içsel deneyimlerin yeniden anlamlandırılması ve olumlu geri bildirimlerin bilinçli şekilde işlenmesi, bu döngüyü kırmak için bir başlangıç olabilir.
KAYNAKÇA:
– Katyal, S., Huys, Q.J., Dolan, R.J. et al. Distorted learning from local metacognition supports transdiagnostic underconfidence. Nat Commun 16, 1854 (2025).
– Psy Post (8.6.2025). “Anxious-depressed individuals underestimate themselves even when they’re right”
Bizi takip edin: