Depersonalizasyon ve derealizasyon depresyonu nasıl etkiliyor?
Duyarsızlaşma, bireylerin sanki kendi düşüncelerinin, bedenlerinin ya da duyumlarının dışarıdan bir gözlemcisiymiş gibi deneyimledikleri, kendinden kopmuş hissetme durumunu ifade eder. Bu çoğunlukla kişinin kendi varlığından yabancılaşma ya da kopma duygusu olarak görülmektedir.
Kişi sanki tam olarak katılamadığı halde, kendi yaşamını uzaktan izliyormuş gibi hissedebilmektedir. Diğer yandan derealizasyon, dış dünyayla ilişkilidir ve bireyin çevresinin üzerine gerçek dışı bir örtü örtmektedir.
Derealizasyon yaşayan kişiler, etraflarındaki dünyayı sisli ve rüya gibi görebilirler. Sanki bir filmin ya da içinden çıkamayacakları bir balonun içinde yaşıyorlarmış gibi hissederler. Kişinin benlik duygusunu etkileyen duyarsızlaşmanın aksine, derealizasyon kişinin çevreye ilişkin algısını bozmakta ve dünyanın gerçek dışı ve uzak görünmesine sebep olmaktadır.
Depersonalizasyon ve derealizasyon semptomları çeşitli ruhsal bozuklukların %30-%80’inde görülmektedir. Genel popülasyonun önemli bir bölümünü oluşturmasına rağmen bu semptomlar klinik ortamlarda tanı kriteri olarak tanınmamakta ve depresyon sebebiyle çoğunlukla gözden kaçırılmaktadır.
Tedaviyi ve prognozun karıştırma ihtimalleri göz önüne alındığında depersonalizasyon ve derealizasyonun depresyondaki rolünü anlamak, hastayı iyileştirmek için çok değerlidir.
Yaklaşık 10 bin kişinin verileri incelendi
Araştırmacılar, çalışmaları için Almanya’nın Ren-Main Bölgesi’nde yürütülen kapsamlı bir kohort çalışması uygulanmıştır. Bu çalışmanın modeli gözlemsel ve ileriye dönüktü. Çalışmanın örneklemini 35 ve 74 yaş arası bireyler oluşturmuştur. Amaç ise sağlıkla ilgili geniş bir yelpazedeki verileri elde etmekti.
Katılımcılar, işe alım sonrasında 2007 – 2012 yılları arasında ayrıntılı bir temel incelemeye alınmıştır ve beş yıl sonra takip değerlendirmeleri yapılmıştır. Bu muayeneler; klinik değerlendirmeleri, bilgisayar destekli kişisel görüşmeleri, venöz kan örneklerinden laboratuvar testlerini, kan basıncı ve vücut ölçümlerini içermekteydi. 2007 – 2012 yılları arasında kapsamlı temel incelemelere tabi tutulan 15.000’den fazla katılımcıdan yalnızca 10.422 kişiye odaklanılmıştır.
Bulgular
Klinik açıdan anlamlı depresyona sahip kişilerin bir alt kümesi de duyarsızlaşma ve derealizasyon belirtileri göstermiştir. Bu grup, depersonalizasyon ve derealizasyon semptomları olmayan depresif meslektaşlarına kıyasla belirgin bir şekilde daha şiddetli hastalık gidişatına sahipti. Bu bulgular, duyarsızlaşma ve derealizasyon semptomlarının, depresyonun yükünü artırdığını, şiddetini ve buna bağlı sağlık etkilerini artırdığını göstermektedir. Beş yıllık takip döneminin sonuçlarına bakıldığında depresyonlu bireyler için kesin bir prognoz ortaya atılmıştır. Depresyonu olanların sadece %15,9’u iyileşme sağlamıştır.
Duyarsızlaşma ve derealizasyonun fiziksel sağlığa etkisi
Çalışma ayrıca duyarsızlaşma ve derealizasyon semptomlarının sadece zihinsel sağlık sonuçlarını etkilemediğini, bununla birlikte fiziksel sağlık üzerinde de etkileri olduğunu vurgulamıştır. Depersonalizasyon ve derealizasyon semptomları olan ve olmayan depresif kişiler arasında benzer kronik fiziksel hastalık oranları da mevcuttur. Ancak yine de depersonalizasyon ve derealizasyon yaşayanlar, kendilerinin fiziksel sağlık değerlendirmelerinin daha kötü olduğu bildirilmiştir.
Fiziksel sağlık koşullarının algılanması ve etkisinin, depersonalizasyon ve derealizasyon semptomlarının varlığıyla daha da kötü hale gelebileceğini öngörmektedir. Bireylerin sağlık profilini daha da karmaşık hale getirebileceğini göstermektedir. İlginç bir şekilde, araştırmacılar depersonalizasyon ve derealizasyon semptomlarının, fiziksel sağlık sebebiyle hastaneye kaldırılma olasılığını artırmamasına rağmen, uzun süre hastanede yatışla ilişkili olabileceği belirtilmiştir.
Araştırmacılar, duyarsızlaşma ve derealizasyon semptomlarını depresyonun prognozu ile ilişkili olan ve altta yatan mekanizmaları keşfedebilmek için daha fazla çalışma yapılmasını savunmaktadır. Depresif bozukluklarının iyileştirilmesinde duyarsızlaşma ve derealizasyon semptomlarına yönelik erken teşhis ve hedefe yönelik tedavi yöntemlerinin rolünün incelenmesinin gerekliliği vurgulanmaktadır.
KAYNAKÇA:
Michal, M., Wiltink, J., Tibubos, A. N., Wild, P. S., Münzel, T., Lackner, K., … & Kerahrodi, J. G. (2024). Impact of depersonalization on the course of depression: longitudinal observations from the gutenberg health study. BMC psychiatry, 24(1), 196.
PsyPost (06.04.2024). Unveiling the troubling impact of depersonalization and derealization on depression outcomes.
Bizi takip edin: